Ve şu boncuk gibi gözleriyle muzipçe bana bakan adam: | Open Subtitles | وهذا الذي ينظر لي بمكر بعينيه الخرزيتين، ويفكر: |
Johnny soğutucuyu açar, bir birayı muzipçe alır. | Open Subtitles | زيكي : جوني يفتح برودة ، يختار بمكر حتى بيرة. |
Sonra muzipçe göz kıprtı. | Open Subtitles | ثم غمزت لي بمكر |
En belirgin şekilde, biraz muzipçe gülen gözlerini hatırlıyorum ve ağzının hemen sol üstünde dudaklarıma temas eden o yumuşak noktayı. | Open Subtitles | أتذكّر تحديداً، عينيكِ التي تعلوهما إبتسامة مُغوية. وأتذكّر الشعور الناجم حين أضع شفتايّ على وجنتك الرقيقة. |
En belirgin şekilde biraz muzipçe gülen gözlerini hatırlıyorum ve ağzının hemen sol üstünde dudaklarıma temas eden o yumuşak noktayı." | Open Subtitles | أتذكّر تحديداً، عينيكِ التي تعلوهما إبتسامة مُغوية. وأتذكّر الشعور الناجم حين أضع شفتايّ على وجنتك الرقيقة." |