Eğer o deliği bazı sızıntılar bazı nükleer çubuklara ulaşmadan önce açmazsak arkadaşlarımızın orada havaya uçacaklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | إن لم نقم بفتح ذلك الثقب قبل أن يدرك ذلك الطين الملتهب القضبان النووية |
Duvarın çöküşü beton zeminde bombe yaratmış olmalı. Koryum nükleer çubuklara doğru daha hızlı yol alıyor. | Open Subtitles | سقوط الجدار تسبب في تشوية الأرضية الإسمنتية الكوريوم" يتحرك بسرعة نحو القضبان النووية" |
Walker, bizi nükleer çubuklara götürecek çok önemli bir ipucunu ortadan kaldırdı! | Open Subtitles | (ووكر) قتلت رجلاً قيماً ربما كان سيوصلنا لهذه القضبان النووية |
Farhad'ın emrindeki adamlar, kendisine cephe almış ve nükleer çubuklara el koymuşlar. | Open Subtitles | الرجال الذين عمل معهم (فرهاد) انقلبوا ضده، ولقد أخذوا القضبان النووية |