Kalbimi neşeyle dolduruyor. İçindeki zaralı nesnelerle birlikte. | Open Subtitles | أنها تملىء قلبي بالبهجة وعلى الارجح مع اشياء سيئة اخرى |
Etrafımda bu kadar neşeyle doluyken neden olmayayım? | Open Subtitles | كيف لا أشعر بالبهجة مع رؤية كل هذه النعم المحيطة بي؟ |
Bildiğiniz şeyle başlamak, tanıdığınız kişiyle başlamak ve neşeyle başlamak. Ama önce başlamak. | TED | كي تبدأوا بما تعرفونه، وتبدأوا بمن تعرفونهم وتبدأوا ببهجة. لكن لتبدأوا فقط. |
O dumanı içine çektiğin her sefer de sarkmış gıdısını neşeyle sallayarak sana gülüyor. | Open Subtitles | إضحكي على نفسكِ بخدّه السمين المتقلقل بفرح |
Neden insanların çılgın olduğu düşünülür eğer neşeyle bağırıyorlarsa? | Open Subtitles | لماذا نعتقد أن الناس مجانين إذا صرخوا فرحاً ؟ |
Bir ses onu kucaklar ve neşeyle sarar. | Open Subtitles | 'صوت تحتضنه و تهيمن عليه فرحًا" |
Benim sevecen öğrencim yaşlı bir herifle neşeyle kafaları çekiyordu. | Open Subtitles | طالبي المحبوبا كانه بمرح وشرب مع رجل أكبر سناً |
Kalpleri kuşkuyla değil neşeyle dolduğu için mi? | Open Subtitles | لان قلوبهم مليئة بالمرح وليس الشك |
Gözleri neşeyle parlıyordu çocuğa baktığı zaman. | Open Subtitles | ~~كانت عيناه تشعان بالبهجة ~~عندما ينظر إلى الصبي |
O ve ikisinin yedi tatlı prensesi yaşamını neşeyle ve şarkılarla doldururdu. | Open Subtitles | هي و اميراته السبعة ملأوا حياته بالبهجة و الموسيقى . |
Onunlayken neşeyle ve güzellikle doluyum. | Open Subtitles | عندما اكون معه اشعر بالبهجة والجمال |
♪ neşeyle doluyum, günüm olağanüstü geçiyor ♪ | Open Subtitles | متفجراً بالبهجة ♪ ♪ يومي كان مذهلاً |
Muhteşem bir olay yaşamışçasına neşeyle dans ediyordu. | Open Subtitles | وقد كانت ترقص ببهجة وكأن شيئاً جميلاً قد حدث لها. |
Bir adam başka bir adama sık sık neşeyle bunu söylemez. | Open Subtitles | ليس شائعاً أن أطلب من رجلٍ ذلك ببهجة عارمة |
Tabakların her biri bin parçaya ayrıldığında tepenin aşağısında, geri içeri yürüdü ve bana neşeyle dedi ki ''Günün nasıldı?'' | TED | عندما تحطم كل طبق إلى آلاف القطع على التل أسفله، اتجهت صوبي وقالت لي ببهجة: "كيف كان يومك؟" |
O dumanı içine çektiğin her sefer de sarkmış gıdısını neşeyle sallayarak sana gülüyor. | Open Subtitles | فكّري بمدى حماقتكِ في كلّ مرة تأخذين نفساً من ذلك الدخان إضحكي على نفسكِ بخدّه السمين المتقلقل بفرح |
neşeyle, daha fazla diriliş için çanlar çalsın. | Open Subtitles | وندعو بفرح المزيد من المنبعثين لينضموا إلى قطيعنا |
Koşar gibi ve neşeyle dans eder gibi | Open Subtitles | أشعر برغبتي في الركض والرقص فرحاً |
"Hayır," diye cevap verdi Ben neşeyle. | Open Subtitles | وردّ (بين) فرحًا: "لا، لا، لم أفعل" |
Yanımdayken neşeyle gülmeye ve özgürce konuşmaya çekiniyorsunuz. | Open Subtitles | -وددت أن تهربى منى -فى وجودى فانك تترددين فى أن تضحكى بمرح أو تتكلمى بحرية |
Kalpleri kuşkuyla değil neşeyle dolduğu için mi? | Open Subtitles | لان قلوبهم مليئة بالمرح وليس الشك |
Biri bana bu sözleşmeyi verse neşeyle dolardım. | Open Subtitles | إن كان أحدهم أعطاني هذا العقد, سأكون مغموراً بالفرح |