İşte, bayanlar ve baylar, köklerin ne kadar uzağa kadar yayıldığını ve temellerin nasıl trajik bir biçimde büküldüğünü görüyoruz. | Open Subtitles | و نحن نملكها، أيها السيّدات و السادة نحن نرى إلى أي مدى إنتشر التعفن، و كيف إنهارت الأسسُ بشكل مأساوي. |
- Ta oraya? Hepsi küçücük bir kağıda sığıyorsa, o zaman ışığım ne kadar uzağa gidiyor? | Open Subtitles | إلى أي مدى أنا مشرقة إذا كان بمقدورك وضع كل هذا |
Tramplenden ne kadar uzağa atlamamı istiyorsun? | Open Subtitles | إلى أي مدى تريدني أن أقفز من منصة الغوص؟ |
Bir tabağın üzerinde, tereyağıyla kaplanmış pembe bir tüt ile ne kadar uzağa gidebilirsin ki? | Open Subtitles | لكن الى اي مدى يمكنك الهرب عندما تكون داخل طبق ؟ مغطى بالزبدة يرتدي توتو الوردي؟ |
Yalnızca çok uzağa gitmeyi göze alanlar ne kadar uzağa gidebileceklerini görürler. | Open Subtitles | فقط أولئك الذين سَ خاطرْ بذِهاب بعيداً جداً يُمْكِنُ أَنْ يَكتشفَ من المحتمل كَمْ بعيداً واحد يُمْكِنُ أَنْ يَذْهبَ. |
Ama ne kadar uzağa kaçabileceğini gösterir mi? | Open Subtitles | لكن ايمكن ان تخبرنا لأي مدى ستنجر خلف ذلك ؟ |
Çavuş. Benim için yaptıklarını biliyordum. Beni ne kadar uzağa taşıdığını. | Open Subtitles | أيّها الرقيب، أعرف ما فعلته لأجلي لأيّ مدى حملتني |
Bir günde ne kadar uzağa gidersiniz? | Open Subtitles | كم تستطيع أن تقود في يوم واحد؟ |
Onunla işimiz bittiğinde bu soytarının ne kadar uzağa koşabildiğini göreceğiz. | Open Subtitles | لنرى كم سيجري هذا المهرج عندما ننتهي من أمره |
İnsanlar uçaklarını ne kadar uzağa atabiliyor biliyor musunuz? | Open Subtitles | إلى أيّ مدى يمكنكم التحليق بطائرتكم؟ |
Ve gerçekte ne kadar uzağa gitmeleri gerekeceğini bilmiyorlardı, ve atları yüzlerce ve yüzlerce kiloluk eşyayla aşırı yüklemişler. | TED | فلم يكونوا يعرفوا المسافة التي سيذهبون إليها، كما أنهم أرهقوا الخيل بحمل مئات ومئات الأرطال من الأغراض. |
Burrows ve Scofield, ne kadar uzağa gitmeleri gerektiği hakkında konuşurlarken, silahı olan adam çarşafı buldu. | Open Subtitles | أحدهم و هو الرجل ذي المسدس و جدها بينما كان (بوروز) و (سكوفيلد) يتكلمان بشأن المسافة التي كانا سيقطعانها |
Gemi uçacaktır ama ne kadar uzağa gidebileceğimizi bilemiyorum. | Open Subtitles | هذه السفينة ستطير ولكني لا أدري إلى أي مدى سنصل |
Eğer yerde kalmak zorundaysalar, ne kadar uzağa gidebilirler? | Open Subtitles | حسناً، لو أنك مضطر للبقاء على الأرض، فإلى أي مدى يمكن أن يكونوا قد ذهبوا؟ |
Boşlukte veya havada ne kadar uzağa gidebilirdi? | Open Subtitles | إلى أي مدى تستطيع أن تقطع خلال الفراغ أو خلال الهواء ؟ |
Çünkü koşmazsan, ne kadar uzağa gidebileceğini asla bilemezsin. | Open Subtitles | لأنك لا تعرف إلى أي مدى ستصل إلا بعد ما تنطلق |
ne kadar uzağa gidebileceğini sanıyorsun ki? | Open Subtitles | لديك سيارة بالية، ورصاصة واحدة .وحالة نفسية ثنائية القطب إلى أي مدى ستبتعد وحدكَ؟ |
ne kadar uzağa gidersen git sevdiğine bir şey olursa o vicdan azabıyla yaşayamayacağın için. | Open Subtitles | لانك تعرف انه لا يهم إلى أي مدى هربت لا يمكنك أن تعيش أبدا مع نفسك إذا حدث شيء لشخص ما كنت تحب |
Kaldırım kenarından ne kadar uzağa park etmen gerektiğiyle ilgili, yasaların olmasının bir sebebi var. | Open Subtitles | هناك قوانين إلى مدى يمكنك الركن في الرصيف . لسبب |
Onu çamurun içinden ne kadar uzağa çektiğini izliyorlar. | Open Subtitles | إلى a جرّار ويَرى كَمْ بعيداً هم يُمْكِنُ أَنْ يَسْحبوه خلال الطينِ. |
Ama ne kadar uzağa kaçarsanız kaçın ve mücadeleniz ne kadar sert olursa olsun gelecek size bir şekilde yetişir. | Open Subtitles | لكن بغض النظر عن لأي مدى تركض أو بقوة نضالك سيلحق بك المستقبل |
Sihrin bizi ne kadar uzağa götürebilir? | Open Subtitles | لأيّ مدى يستطيع سحرك نقلنا؟ |
Şimdi bakalım büyükanne ne kadar uzağa yürüyebiliyor. | Open Subtitles | لنر الآن كم تستطيع جدتك أن تمشي |
Onunla işimiz bittiğinde bu soytarının ne kadar uzağa koşabildiğini göreceğiz. | Open Subtitles | لنرى كم سيجري هذا المهرج عندما ننتهي من أمره |
- Bununla ne kadar uzağa yürüyeceksin? | Open Subtitles | مهلاً،إلى أيّ مدى سوف تسير بها؟ |
Yardım almak için ne kadar uzağa gitmeniz gerekmişti? | Open Subtitles | ما المسافة التي قطعتها لتحصل على المساعدة؟ |
Burrows ve Scofield, ne kadar uzağa gitmeleri gerektiği hakkında konuşurlarken, silahı olan adam çarşafı buldu. | Open Subtitles | أحدهم و هو الرجل ذي المسدس و جدها بينما كان (بوروز) و (سكوفيلد) يتكلمان بشأن المسافة التي كانا سيقطعانها |