Fazla uzaklaşmamalıyız. Ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | ويجب أن نبقى بالقرب من القاعدة، للإحتياط. |
Neyse, biraz krema ve pişmiş soğan almalıyız. Ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | اذا ربما علينا شراء بعض المقبلات للاحتياط |
Bilmiyorum. Ne olur ne olmaz diye odamı kimseye vermeyin. | Open Subtitles | لا أعلم, يمكن أن تبقي غرفتي تحسباً لهذه الحالة فحسب. |
Yine de, eğer nüdistlerle hiç vakit geçirmediysen şu amonyak tuzunu yanında getirmeni öneririm, ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | على الرغم، من أنّك إذا لم تكوني قد أمضيتِ وقتاً أبداً بمعيّة عُراة، أقترح أنْ تجلبي معك ملح استنشاق، تحسّباً. |
Ne olur ne olmaz tüm telefonlarını biliyor olmalılar. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن يسجلوا جميع الأرقام من باب الإحتياط |
Ne olur ne olmaz, Abraham sana yerini gösterir. | Open Subtitles | بوسع (إبراهام) أن يريك المكان، هذا حال أصابني مكروه. |
Ne olur ne olmaz diye, biraz adam ve silah götüreceğim. | Open Subtitles | علي أن أحضر بعضا من رجالك يأخذوا بعض الأسلحة، فقط للحيطة |
Ama ne olur ne olmaz diye aramızdaki kötü havayı dağıtmak iyi olduğumuzdan emin olmak adına sana bu küçük hediyeyi göndereyim dedim. | Open Subtitles | ، ولكن فقط إحتياطاً فكرت أن أرسل لك هدية بسيطة لـ تصفية الجو بيننا وأتأكد بأننا على وفاق |
Ne olur ne olmaz diye, bir dahaki sefere başka bir tane daha getireceğim. | Open Subtitles | سوف أحضر لك غيره في المرة القادمة احتياطاً |
Ne olur ne olmaz, bu sabit disk sende kalsın. | Open Subtitles | خذ هذا واعطيني اياه عنما القاك من باب الحيطة |
Ne olur ne olmaz, bu dediklerini bir daha kontrol etsem olur mu? | Open Subtitles | هل تسمحين إن أعدت التحقق من بعض هذه الأشياء، تحسبا لأي أمر آخر |
Bu arada ne olur ne olmaz diye evsiz adam hikayesini de kontrol etmeliyiz. | Open Subtitles | في أثناء ذلك، يجب أن نتحقق من قصّته حول الرجل المُشرّد، للإحتياط فحسب. |
Buna benzer bir şeylere girişeceğini düşündüm ve eski karısının telefonunu ne olur ne olmaz diye dinlettim. | Open Subtitles | توقعت ان يقوم بحركة ما لذا تصنت على هاتف الزوجة السابقة , فقط للإحتياط |
Neye inanırsan inan. Ne olur ne olmaz, götümde rüşvetlik para saklıyorum. | Open Subtitles | صدق ما تريد أن تصدقه, ساضع الرشوة في مؤخرتي للإحتياط |
Bankayı filan bulaştırmayalım şimdi. N'olur ne olmaz. | Open Subtitles | لا داعي لتوريط البنوك في الأمر للاحتياط فقط |
Normandiya Çıkarması'nda, dedem ne olur ne olmaz diye Amerikan üniformasının altına Alman üniforması giymiş. | Open Subtitles | أحد الأيام, ارتدى جدي زي ألماني, أسفل زيه الأمريكي, للاحتياط. |
Ne olur ne olmaz sonra arkamdan bir iş çevirmeye kalkmayın diye | Open Subtitles | تحسباً إن كنتما تنويان القيام بأي ترتيبات وراء ظهري. |
Tamam, ben ne olur ne olmaz bir bardakda elma suyu alacağım. | Open Subtitles | كأس من عصير التفاح تحسباً فقط مدى سوء الأمر؟ |
Fakat ne olur ne olmaz kapıya bir nöbetçi koydum. | Open Subtitles | ولكنني وضعت لك حارس في الخارج، تحسّباً |
-Ne olur ne olmaz, bir fotoğrafçı tuttum. | Open Subtitles | لقد حجزت مصوّر, تحسّباً للأمر |
Belki de ne olur ne olmaz diye zili çalmalıyız. | Open Subtitles | أتعرفين ، يجب ان نقرع جرس الباب فقط من باب الإحتياط |
- Tamam okuldan yeşil ayakkabılı çocuklara bakmasını istedim, ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | جعلـت المدرسـة تبحـث عـن الأطفـال الذيـن لديهم أحذية خضراء من باب الإحتياط |
Ne olur ne olmaz, Abraham sana yerini gösterir. | Open Subtitles | بوسع (إبراهام) أن يريك المكان، هذا حال أصابني مكروه. |
O zaman ne olur ne olmaz, herkesi götürelim. | Open Subtitles | الأفضل إذاَ أن نستدعي الجميع للحيطة |
Ne olur ne olmaz diye saati ve plakayı not almıştım. | Open Subtitles | لقد كتبت رقمها في تلك الفترة إحتياطاً |
Tum bolgelere giris icin gecerli. Uzun zaman once, ne olur ne olmaz diye almistim. | Open Subtitles | تصريح لكل المناطق لقد قمت باستعارتها منذ مدة، احتياطاً |
Büyük olasılıkla önemli bir şey değildir ama ne olur ne olmaz dedim. | Open Subtitles | لا شيء على الأرحج ، لكني طلبتك من باب الحيطة |
Marge içeride onun yanında. Ne olur ne olmaz diye çocukları çağırdım. | Open Subtitles | مارج معها بالداخل جعلت الرجال هناك تحسبا |