Hasta adam kendini iyileştirebilirdi ama ne yapması gerektiğini çok geç fark etmişti. | Open Subtitles | ربما تمكّن الرجل المريض من علاج نفسه لكنه أدرك متأخّرًا ما عليه فعله |
ne yapması gerektiğini hemen anlar. | Open Subtitles | يعلم ما عليه فعله عندما نقول له انطلق |
Sıçtı batırdı. ne yapması gerektiğini biliyor. Adamım demiştin. | Open Subtitles | إنه يتظاهر بمعرفة ما يجب عليه فعله |
Bu yüzden, duymak istese de istemese de, karşı taraftan birisinin ona ne yapması gerektiğini söylemesine delicesine ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | وهو للغاية يحتاج بشدّة شخصاً في الجهة الأخرى، لإخباره ما يجب عليه فعله, سواءً أراد سماع ذلك أو لا! |
Ve artık senin Carl'a ne yapması gerektiğini söylemenin vakti geldi. | Open Subtitles | و أعتقد أن الوقت حان لتخبر "كارل" بما يفعله |
Çok aptal görünüyordu ama baskı altındayken ne yapması gerektiğini biliyordu ve yaptı. Çocuğun yalan söylediği için mi havaya girdin? | Open Subtitles | كانت تبدو بغاية الغباء، لكن عندما حلّت اللحظة، كانت تعرف ما يجب فعله وفعلته |
Kraliçeme ne yapması gerektiğini söylemeyi tasavvur bile edemem. | Open Subtitles | لن أتجرأ أبداً على أن أقول لملكتي ما ينبغي أن تفعله |
Her zaman bunun bilincinde olmazmış; fakat farkında olurmuş ve birden ne yapması gerektiğini bilirmiş. | Open Subtitles | لا يكون دائما واعيا بذلك،لكنه يدركه عندما يعرف فجأة ما الذي عليه فعله |
Sanırım ona ne yapması gerektiğini değil ne yapabileceğini söylediniz. | Open Subtitles | بأن عليك أخبار الملك بما عليه فعله ولكن ليس بما يمكنه فعله. |
Evimize gelip herkese ne yapması gerektiğini söyledin. | Open Subtitles | تأتي لمنزلنا وتخبر الجميع بما عليهم فعله |
Orjinalinde, minik çekirge Pinokyo'ya ne yapması gerektiğini söyler. | Open Subtitles | في النسخة الأصلية كان الصرصار يُحاول إخبار (بينوكيو) ما عليه فعله |
Sonrasında küçük Homer ağladıkça ağlıyordu ama Bongo ne yapması gerektiğini biliyordu. | Open Subtitles | كنت متعباً جداً عندما وصلت للمنزل عندها (هومر) الصغير يبدأ بالبكاء والبكاء لكن (بونغو) كان يعلم ما عليه فعله |
Kadını belki öldürürler belki öldürmezler ama böylece Ezekiel ne yapması gerektiğini görecek. | Open Subtitles | -ربما يقتلونها، وربما لا يفعلون . لكن هذا سيبيّن لـ (إيزيكيل) ما عليه فعله. |
Sıçtı batırdı. ne yapması gerektiğini biliyor. Adamım demiştin. | Open Subtitles | إنه يتظاهر بمعرفة ما يجب عليه فعله |
Sıçtı batırdı. ne yapması gerektiğini biliyor. Adamım demiştin. | Open Subtitles | إنه يتظاهر بمعرفة ما يجب عليه فعله |
Aslana ne yapması gerektiğini kardeşi söylüyor. | Open Subtitles | المروض الذي يأمر الأسد بما يفعله |
- Ona ne yapması gerektiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | -إنهم يخبرونه بما يفعله |
O üç adamdan bahset. Sam ne yapması gerektiğini bilir. | Open Subtitles | بخصوص الثلاثة رجال سيعرف "سام" ما يجب فعله |
ne yapması gerektiğini Rodrigo bilir. | Open Subtitles | رودريجو يعرف ما يجب فعله |
O ne yapması gerektiğini bilir! | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}! ستعرف ما يجب فعله |
Bana ne yapması gerektiğini sordu ve Wade ile görüşemezse pişman olacağını biliyorum. | Open Subtitles | سألتني عما ينبغي أن تفعله وأنا أعلم انها سوف تندم إذا لم ترى كيف ستتنتهي الأمور مع وايد |
Her zaman bunun bilincinde olmazmış; fakat farkında olurmuş ve birden ne yapması gerektiğini bilirmiş. | Open Subtitles | لا يكون دائما واعيا بذلك،لكنه يدركه عندما يعرف فجأة ما الذي عليه فعله |
Bir planım var. Mark yardım etmeyi kabul etti. Tam olarak ne yapması gerektiğini ona anlattım. | Open Subtitles | لدي خطة، لقد وافق (مارك) على مساعدتي لقد أخبرته بالضبط بما عليه فعله |
Çünkü eğer Hristiyansan, herkese ne yapması gerektiğini söyleyebilirsin onlar da yaparlar, böylece duygularını incitmezler çünkü bu kanunlara aykırı. | Open Subtitles | لأنكِ لو كنت مسيحيه لإستطعت إخبار الجميع بما عليهم فعله ومن ثم عليهم فعله لكي لا يجرحون مشاعرك لأن ذلك ضد القانون |