Hikayeyi bizim açımızdan anlattığımızda, nefret dolu aramalar sona erecek. | Open Subtitles | حين نشرح جانبنا من القصة ستتوقف الاتصالات المعبرة عن الكراهية |
nefret dolu bağnazlığa şahit olduğunuzda rahatınızı bozup ses çıkaracak mısınız? | TED | هل تنوي الدخول في مساحة عدم الراحة والتحدث عندما تشهد الكراهية والعنصرية؟ |
Doğru olmasına gerek yok. nefret dolu olması gerekiyor sadece. | Open Subtitles | انه لايعني ان تكون دقيق انه يعني ان تكون بغيض |
Biliyorsun babamız hala burada olsaydı, senin ne nefret dolu piç olduğunu görür ve senden utanırdı! | Open Subtitles | أنتَ تعلم لو كان أبي هُنا، كان سيرى كم أنتَ وغدٌ بغيض وكم أنتَ مُخجل بالنسبة له |
Bu nefret dolu tatilden sağ çıkmayı umut ediyorum. | Open Subtitles | كنت أتمنى البقاء على قيد الحياة هذا البغيض عطلة. |
Birinin başka birine nefret dolu tweetler atması ve bunun çoğunlukla sanatçılar hakkında olması hiç adil değil. | Open Subtitles | ليس من العادل بأن يقوم أي شخص بإرسال تويته بغيضة لأي شخص و تصل للفنانيين |
Onu öldüren asıl şeyin fakirlik olduğunu bilmeyen, nefret dolu bir baba. | Open Subtitles | مع رجل عجوز مليء بالكراهية ولم يعرف أن فقره هو ما كان يقتله |
Bu kadar kızgn ve nefret dolu bir adam böyle bir adam, barışa rehberlik edebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لرجل ولدت أفكاره فى الغضب و الكراهية أن يقودنا إلى السلام |
İçin nefret dolu. Bana yapacağın son kötülük olur. | Open Subtitles | هذا يعنى أنك من أجل الكراهية جعلت منى الشر المطلق الممكن |
Son 2 saatte, 1.000 tane nefret dolu mail aldım. | Open Subtitles | و فى اخر ساعتين وصلنى 1000بريد إلكترونى به إعلانات تعبر عن الكراهية |
Şunu söylemek istiyorum ki bunca nefret dolu yılın ardından, ben şunu söylemek istiyorum... | Open Subtitles | انه بعد كل سنوات الكراهية تلك اريد ان اقول |
Kinci ve nefret dolu ihtiyar bir adam, tahta bir maskenin ardında herkesten merhamet bekliyor. | Open Subtitles | رجل عجوز بغيض وكريه .. يستجدي شفقة الناس من وراء قناع خشبي |
İçten içe benim nefret dolu pisliğin teki olduğumu düşünürken bana sahte sahte iyi mi davranıyordun? | Open Subtitles | كنتي تتجولين بالحول... بسرية تظنين بأني وجه بغيض... لكن لازلتي تزيفين لتتظاهري باللطف معي؟ |
Bana bu nefret dolu e-postayı göndermenin sebebini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف لماذا كنت أرسلت لي هذا البريد الإلكتروني البغيض. |
Oradan nefret dolu bir sürü edebi eser çıkıyor. | Open Subtitles | هناك الكثير من الكتابات البغيض الخروج من هناك، |
nefret dolu bir koca ve neredeyse saçmalık derecesinde bir sevgili. | Open Subtitles | الزوج البغيض هو بالضرورة عاشق سخيف |
ve neden bu kadar nefret dolu olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | ولا أعلم لما عليكي أن تكوني بغيضة |
İncil-vari, volkanik, nefret dolu, sivri sivri taşlar ve bu bir daha olmayacak. | Open Subtitles | حجارة خشنة بغيضة و هذا لن يحصل مجدداً |
Bedford'u, gerçek Bedford'u, tanıyamadık. nefret dolu, hınçlı, kemiklerine kadar yobaz. | Open Subtitles | كانت مجهولة لنا , رجل مملوء بالكراهية و الحقد و الرغبة فى |
İlk önce ben senin evladın değilim ve sana bakışım nefret dolu çünkü senden iğreniyorum. | Open Subtitles | أولا انا لست فتاك و هذه النظرة التي على وجهي هي نظرة احتقار لانك تقرفني |
Senin takındığın bu nefret dolu, zorba tavırlar ne işe yarıyor biliyor musun? | Open Subtitles | ألديك أى فكرة بشأن عشيرتك المستأسدة البغيضة وما تخطط إليه؟ |
Bu nefret dolu zenci konuşmasına devam edersen yola, yukarıda, O.B ile devam edersin. | Open Subtitles | سوف تتفوه بهذا الكلام الكاره للزنوج أركب خارجاً مع أو.ب |
Daha fazla dayanamadım. Her iki taraf da öyle nefret dolu ki. | Open Subtitles | لم اعُد اتحمل الكرّاهيه المتبادله لِكِلا الطرفين |
Abla, başta iyi davranıyorsun sonra daima nefret dolu bir şey yapıyorsun. | Open Subtitles | اوني . انك تتصرفين برقه لكنك بعدها تقومين بأشياء بغيضه |