Kılıcı yoktu. Belki de silahlardan nefret ediyordur. | Open Subtitles | الكلت ليس لديهم سلاح ربما هو يكره الأسلحة |
Muhtemelen Tanrı, senin gibi insanlara ne yapması gerektiğini söyleyenlerden nefret ediyordur. | Open Subtitles | على الأرجح ان الله يكره اشخاص مثلك الذين يحاولون ان يقولوا للناس ماذا يفعلون |
Orada gerçekten bir cadı varsa bu pislikten nefret ediyordur. | Open Subtitles | إذا كان هناك ساحرة أنها ربما يكره كل هذا القرف من هنا. |
Muhtemelen şu anda benden nefret ediyordur. | Open Subtitles | ليس لها علاقة بهذا انها على الأرجح تكرهني الآن |
Lola benden şimdiye kadar etmediyse bile, artık nefret ediyordur. | Open Subtitles | لولاو إذاكانت لم تكرهني مسبقاً، هي بالتأكيد تكرهني الآن. |
Belki o kainat senden nefret ediyordur, onun gibi birşey işte. | Open Subtitles | ربما بسبب ان الكون يكرهك أو ما شابه |
Belkide oda benim gibi sana güle güle demekten nefret ediyordur. | Open Subtitles | لربما يكره الوداع مثلى. مع السلامة، ياعزيزتى... |
Belki birisi temizlikçi kadından nefret ediyordur. | Open Subtitles | ربما هناك من يكره عاملة التنظيف |
Paralı insanlardan nefret ediyordur. | Open Subtitles | ربما يكره الناس التي تمتلك المال |
Sevilmek ister Ama insanlardan nefret ediyordur | TED | يريد أن نحبه، يكره البشر، |
Ya da sadece köprüden geçenlerden nefret ediyordur. | Open Subtitles | أو أنه يكره المسافرين فحسب. |
Belki de kamera Dana'dan nefret ediyordur. | Open Subtitles | ربما الكاميرا يكره دانا. |
- Belki Shirley'den nefret ediyordur. - Ne? | Open Subtitles | ربما هو يكره (شيرلي) فقط - ماذا ؟ |
Bahse varım o da en az bizim kadar bundan nefret ediyordur. | Open Subtitles | أراهن انه يكره ذلك بقدر ما نقوم به ! |
Belki Angus nefret ediyordur ama o herkesten nefret eder. | Open Subtitles | بما فقط (أنجوس) يكرهك لكنه يكره الجميع |
Eminim artık benden nefret ediyordur o yüzden ondan haber alacağımı pek sanmıyorum ama alırsam size haber veririm. | Open Subtitles | حسنا، أظنها تكرهني الآن لذا أشك أني سأسمع منها شيء ولكني سأعلمكما لو حدث |
Eminim benden nefret ediyordur. | Open Subtitles | وأنا متأكدة تماماً أنها تكرهني |
Annem muhtemelen benden nefret ediyordur. | Open Subtitles | لا بد أن والدتي تكرهني |
Muhtemelen şimdi o da benden nefret ediyordur. | Open Subtitles | لعلها تكرهني الآن أيضاً |
Her kim sana öyle diyorsa o senden nefret ediyordur, McNulty. | Open Subtitles | والسافل الذي يقول ذلك يكرهك أشد الكره (ماكنالتي) |