Batı Yahudilerine kıyasla, Polonyalı Yahudilerden daha fazla nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كرهوا هؤلاء اليهود بدرجة أكبر حتى من اليهود من الغرب |
Ancak geçmişte Tiranialılar ve Andariler birbirlerinden, Kelownalılar'dan nefret ettiklerinden daha çok nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | و لكن في الماضي التريانين و الاندرايين كرهوا بعضهم أكثر من الكيلوناين |
Delegeler onun sanatında nefret ediyorlardı ama adını seviyorlardı. | Open Subtitles | لقد كرهوا فنّه ولكن أحبوا اسمه |
- Adlarını bile ağzımıza alamazdık. - Demek birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | لم يسمح لنا أن نقول باسمهم كانوا يكرهون بعضهم البعض |
Bu bir topyekün savaştı ve ortada bir barış antlaşması da olacağı yoktu çünkü bu adamlar birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | وكانت هذه حرب شاملة ولن تكون هناك معاهدة سلام بين هؤلاء الرجال لانهم يكرهون بعضهم البعض |
O ve kocam birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كان هو وزوجي الراحل يكرهان بعضهما البعض. |
Chuck ve o birbirlerinden nefret ediyorlardı, şimdi ise onu bırakmak istemiyor. | Open Subtitles | هو و (تشاك)، يكرهان بعضهما والآن لايتفارقان |
Neden birbirlerinden bu kadar nefret ediyorlardı? | Open Subtitles | لماذا كرهوا بعض لهذه الدرجة؟ |
Restoran zinciri kurmak isteyen o adamlar Watanabe'nin ayaklarına dolanmasından nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | ... أولئك الذين أرادوا المطعم كرهوا وجود (واتانابي) في طريقهم |
Restoran zinciri kurmak isteyen o adamlar Watanabe'nin ayaklarına dolanmasından nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | ... أولئك الذين أرادوا المطعم كرهوا وجود (واتانابي) في طريقهم |
Bundan nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | لقد كرهوا هذا |
Bize saldırıyı yapan müfritler bizim temsil ettiğimiz her şeyden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | لقد هوجمنا بمتطرفين يكرهون كل ما نمثله |
Bilgisayarlardan ve internetten nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يكرهون الحواسيب، الإنترنت... |
Bu kızdan nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | .كانوا يكرهون هذه الفتاة |
Sen de biliyorsun, kömürden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | حسناً, أنهم يكرهون الفحم |
Babamdan nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كانا يكرهان أبي |