Benden nefret ediyorsun, ama bunun acısını Daniel ve oğlundan çıkarma. | Open Subtitles | اعلم انك تكرهني.. لكن ارجوك لاتجعل دانيال وابنه يتدخلون في ذلك |
Suçlu olduğunu düşünüyorsun çünkü ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | إتك تفترض أنه مذنب لأنك تكرهه جداً، صحيح؟ |
Bütün alışveriş merkezlerinden nefret ediyorsun. Kmart'ın önünde o özürlü.. | Open Subtitles | أنت تكره جميع المتاجر العملاقة منذ أن تمت ملاطفتك بشدة |
Aramızda bir şey var biliyorum ve benden nefret ediyorsun ama medeni davran, en azından yemek bitene kadar eve dönerken Menendez gibi davranabilirsin. | Open Subtitles | أسمعي .. أنا أعرف بأنه سيكون شيء هنا وأنا أعرف أنك تكرهينني لكن كوني لطيفة.. |
Ondan en az bizim kadar nefret ediyorsun. Gözlerinden okunuyordu. | Open Subtitles | تكرهينه بنفس مقدار كرهنا له لقد رأيت هذا في عينيك |
Biliyorum, şu an benden nefret ediyorsun, ama söylemem gerek. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تكرهيني الآن ولكن كان عليّ أن أقول هذا |
Benden nefret ediyorsun. İsyan gerekçesiyle beni buraya terk ettin. | Open Subtitles | أنت تكرهني لقد ألقيتني على هذه الكوكب المهجور بسبب التمرّد |
Hem korkuyor hem nefret ediyorsun. | Open Subtitles | و لا زلت أنت تخافني و تكرهني كذلك ، لماذا ؟ |
Biliyorum en çok benden nefret ediyorsun. Bana vurmaya tenezzül bile etmiyorsun! | Open Subtitles | أعرف بأنك تكرهني أكثر,معلمي أنت لست حتي مضايقة لتضربني |
Yani, onun kurtardığı hayatlar seninkiler kadar iyi olmadığı için ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | تكرهه لأن الحيوات التي ينقذها ليست جيدة كالتي تنقذها؟ |
Babamdan, bana bunları yapacak kadar mı nefret ediyorsun? | Open Subtitles | أنت تكرهه بذلك القدر هل يمكنك أن تفعل هذا من أجلي؟ |
Wall Street'den nefret ediyorsun. Belki de ayrılmanın zamanı gelmiştir? | Open Subtitles | أنت تكره وول ستريت ربما حان وقت استقالتك |
Mutlu olacağını biliyorum ama oradaki herkes aptal. Tüm zenginlerden nefret ediyorsun, bay Jacob. | Open Subtitles | أعرف، لكن الناس هناك مغفلين أنت تكره الأثرياء يا سيد جاكوب |
Evet, belki benden nefret edebilirsin ama aşağılanmaktan daha çok nefret ediyorsun. | Open Subtitles | نعم، ربما تكرهينني لكنك تكرهين الإذلال أكثر |
Biliyorum, Anne. "Klimpy's"ten nefret ediyorsun. Ne olduğunu anlat bana. | Open Subtitles | أعلم, يا أمي أنّك تكرهينه, ولكن مالذي حدث ؟ |
Benden, Bay Heathcliff'in ettiği kadar nefret ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تكرهيني كثيراً كما يفعل السيد هيثكلف وأكثر من ذلك |
- Bütün 4400'lerden nefret ediyorsun. - Ediyorsam ne olmuş? | Open Subtitles | انت تكره كل ال 4400 وماذا اذا كنت كذلك ؟ |
Bombalayacak, sakat bırakacak kadar nefret ediyorsun. | Open Subtitles | تكرهنا لدرجة كافية لتفجر قنبلة بنا |
- Benden nefret ediyorsun değil mi? - Evet, ediyorum. | Open Subtitles | أنت تكرهنى الاًن ,أليس كذلك - نعم هذا صحيح - |
Benim gece yarılarına kadar çalışıp geç saatte kalkmamdan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | حسنا , أنت تكرهين طريقة سهري المتأخر وأبقائك سهرانة بأيام العمل |
O kadından nefret ediyorsun ve bir gün onu öldürecek kadar nefret edeceksin! | Open Subtitles | أنتِ تكرهين تلك المرأه وفى يوم ما ستشرعين في قتلها |
Beni yerken görmekten nefret ediyorsun, değil mi Peg? | Open Subtitles | كنت أكره أن يراني تناول الطعام، لا أنت، الوتد؟ |
Madem bu kadar nefret ediyorsun ne diye burada kalmak istiyorsun? | Open Subtitles | إذا كنت تكرهها كثيراً، لماذا بحق الجحيم تود البقاء هنا ؟ |
Burada yaşayan herkesten mi nefret ediyorsun? | Open Subtitles | انتي تكرهي الجميع الذين يعيشون هنا؟ |
Saat ilerlemişti. Millicent'ın orada olacağını düşündün. Ondan nefret ediyorsun ya. | Open Subtitles | هذا متأخر , لقد قلت ان ميليسنت يجب ان تبقى هناك , قأنت تكرهينها |