Taklit edilmeleri neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | هذه البطاقات لديها تواقيع فريدة وصنعها تقريباً مستحيل للتزوير |
Donduğu zaman etini kesmek neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | تقريباً مستحيل تقطيع اللحم بينما جسدك يرت |
Ayrılmalarını söylemek neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | من شبه المستحيل التفريق بينهم |
Otaku olmadan, bir ürünü yapmak, bir fikri pazarlamak, herhangi bir probleme çözüm getirmek neredeyse imkansızdır. | TED | لتصنع منتجاً، للترويج لفكرة ما ، للوصول لأي مشكلة تريد أن تحلها ليس لذلك جمهور مع أوتاكو، إنه شبه مستحيل. |
Bir kola şişesini kırmak neredeyse imkansızdır. | TED | فإن كسر زجاجة مياه غازية يعد شبه مستحيل |
Ama yine de o kadar sarptır ki bazı noktalarında ayak basacak yer bulmak neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | لكنها لا تزال مذهلة فى الانحدار ففى كثير من الأماكن تقريبا من المستحيل الحصول على موطئ قدم |
Ama beyinlerimizin dinlenmeden, sürekli olarak yeni fikirler üretmesi neredeyse imkânsızdır. | TED | ولكن بالطبع يكاد يكون من المستحيل أن تستمر عقولنا في ابتكار أفكارٍ جديدة بدون أي راحة. |
Haziran'da Bel Air Otel'inden gün almak neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | ياولد.انه تقريباً مستحيل ان تحصل على موعد (في شهر حزيران عند فندق (بيل اير |
Tam uyumlu dokuyu bulmak neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | هذا يجعل الحصول علي تطابق كامل شبه مستحيل أعلم هذا. |
İnanılır bir sahte ölümü sahnelemek, maddi açıdan, neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | تمثيل موت مزيّف في استجابة لحالة طارئة صحيحة هو تخطيط شبه مستحيل |
Orada bir yer ayarlamak neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | - إنه من المستحيل الحصول هناك على طاولة عشاء - |
Ama daha yerleşmiş kentlerde kayda değer ulaşım ağı genişlemeleri neredeyse imkânsızdır: Yerleşim çok yoğun, emlak çok pahalı ve kamusal finans ise çok hassastır. | TED | ولكن في المواقع الحضرية الأكثر رسوخاً، القيام بالتوسعة الجذرية لشبكات المواصلات هو أمر يكاد يكون من المستحيل: إذ إن البيئة الطبيعية كثيفة للغاية، والعقارات، مكلفة جداً والمالية العامة، هشة للغاية أيضاً. |