Sana yaptığım kahveli kek ve şişirdiğim aptal balonlar O masada olduğundan beri. | Open Subtitles | منذ القهوة والكعك الذي خبزته والبالونات الغبية التي نفختها في تلك الطاولة, هناك |
O masada oturan herkes, kulüpten atılmalarına neden olacak bir yapmıştır. | Open Subtitles | كل شخص يجلس في تلك الطاولة قام بشيء يضعه خارج النادي. |
Şimdi farz edelim ki O masada ailenden biri ya da yakın bir arkadaşın oturuyor. | TED | الآن تخيّلوا أنّ واحداً من الأشخاص الجالسين إلى تلك الطاولة هو فرد من عائلتك أو صديقٌ مقرّب. |
O masada oturmak için birilerine rüşvet vermek tehdit etmek, büyülemek zorunda kalmadın. | Open Subtitles | إنك لا تملك السحر أو الرشوه أو التهديد التي قد تمنحك مقعداً على هذه الطاوله |
O masada yatacak sıradaki kişi olmak istemiyorsan. | Open Subtitles | مالم أنت تريد أن تكون التالي على تلك المنضدة |
Arkadaşını kurtarmaya çalışırken beni O masada ölüme terk ettin ! | Open Subtitles | لقد تركتينى أموت هناك على تلك الطاولة بينما كنتى تحاولين إنقاذ صديقك |
Bu yüzden seni hapiste bıraktım, kısa bir süreliğine de olsa orada ölmeyeceğini biliyordum O masada ölmediğin gibi. | Open Subtitles | لهذا تركتك في السجن كي لا اقلق بشأنك اردت ان اعرف انك لست على وشك الموت كما كنت على تلك الطاولة |
Ayrıca O masada üç kişi oturamazsın. | Open Subtitles | إضاقةِ إلى، لا يمكنكِ إجلاس ثلاثة على تلك الطاولة |
O masada birkaç gün daha geçirmeyi ve daha fazla radyasyonu umut etmek. | Open Subtitles | أملاً في الحصول على المزيد من الأيّام الأخرى للاضطـــجاع على تلك الطاولة والتعرّض لمزيد من الإشعاع. |
O masada erkekler var mı? | TED | من الذي يجلس على تلك الطاولة ؟ |
O masada kesinlikle iş var. | Open Subtitles | بلا شك هناك خطب ما في تلك الطاولة |
Ben de orada otururdum. O masada. | Open Subtitles | كنت أجلس هناك، على تلك الطاولة. |
O masada katliam yapıcam şimdi. | Open Subtitles | أنا سأقوم بعمل مذبحه على هذه الطاوله الآن |
O masada bana bir koltuk verildi. | Open Subtitles | أنا أعطيت مقعد في تلك المنضدة. |