Bunu unutma. O sürtük benden bahsederse bedelini sen ödersin. | Open Subtitles | تذكّر الآتي، إن ذكرت تلك العاهرة اسمي ستدفع أنت الثمن. |
Eğer O sürtük açılış gecesini kaparsa annem beni öldürür. | Open Subtitles | ان تلك العاهرة وصلت لليلة الافتتاح فأن امي سوف تقتلني |
O sürtük lanet bir ev kadını. Hiçbir şey onun altında falan değil. | Open Subtitles | تلك العاهرة مجرد ربة منزل لعينة وليست أسمى من ذلك |
Ama O sürtük dinlemedi! | Open Subtitles | لكن تلك الساقطة لم ترد ان تستمع |
O sürtük bana tuzak kurdu. + Evet, Madam Başkan, şimdi ne yapmamızı önerirsin? | Open Subtitles | هذه العاهرة أوقعت بي. حسنا, سيدتي الرئيسة, ماذا تقترحين أن نفعل الآن؟ |
O sürtük kendisini alakadar etmeyen bir işe burnunu sokuyordu. | Open Subtitles | تلك الحقيرة كانت تحشر أنفها في شيءٍ ليس من شأنها. |
Doğruyu söyle O sürtük benden hoşlanmıyor mu? | Open Subtitles | قل الحقيقة، قل الحقيقة تلك السافلة لا تحبني |
O sürtük senin hakkında yazdığında kendini film yıldızı gibi hissedeceksin. | Open Subtitles | عندما تخاطب تلك العاهرة وتكتب عنك تشعر بأنك نجم سينمائي. |
O sürtük artık filmde düzüşmek istemediği için gidemez. | Open Subtitles | تلك العاهرة لا تستطيع الهروب بعيداً لأنها لا تريد المضاجعة في فلم بعد الآن |
O sürtük artık filmde düzüşmek istemediği için gidemez. | Open Subtitles | تلك العاهرة لا تستطيع الهروب بعيداً لأنها لا تريد المضاجعة في فلم بعد الآن |
İddiaya girerim O sürtük çocuk ister. | Open Subtitles | اراهن على ان تلك العاهرة تريد طفل، حسناً، إنها ستكتشف. |
Kocamı çalan O sürtük aleyhine dava açabileceğimi biliyor muydunuz? | Open Subtitles | يا أصدقائي, هل تعلمون بأنني أملك القدرة على رفع دعوى قضائية ضد تلك العاهرة التي أخذت زوجي مني؟ |
Çünkü O sürtük Dominika'nın ondan hoşlandığını biliyordu. | Open Subtitles | لأن تلك العاهرة كانت تعرف ان دومينيكا احبته |
Buraya huzur bulmaya geldim ama O sürtük benimle aynı ranzada olduğu sürece, bulacağım en son şey huzur olacak. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لراحة البال وهذا آخر ما سأناله بوجود تلك العاهرة |
Soruşturup O sürtük ne ayak öğrenelim derim ben. | Open Subtitles | أنا أقول أن نتحقق ونكتشف مالذي تحيك له تلك العاهرة |
Kız kavgası falan olmayacak çünkü O sürtük kayak gezisinde. | Open Subtitles | لن يكون هناك عراك قطط. لأن تلك العاهرة في رحلة تزلج. |
Eğer biraz silahım olsaydı buradaki şu eski, saçma sapan şeyin O sürtük ne derse desin bir önemi olmazdı. | Open Subtitles | لو كان لدي بعض الأسلحة وليست تلك السيئة التي لدينا، فلا يهم ما تفعله تلك العاهرة |
O sürtük senin üstüne atlayacak. | Open Subtitles | تلك الساقطة الحمقاء ستلتقط الطعم |
O sürtük iki parmağımı uçurdu. | Open Subtitles | تلك الساقطة نسفت إصبعين من أصابعي |
Orada kefil olmayacağım sadece O sürtük ve onun asistanı olan küçük sürtük vardı. | Open Subtitles | الوحيدان اللذان لمْ أستطع الشهادة لهما هُما هذه العاهرة ومُساعدها الساقط الصغير. |
Evet, O sürtük eve gelir gelmez bunu yapacağım. | Open Subtitles | ألن نتكلم عن هذا على الأقل؟ أجل، لحظة عودة تلك الحقيرة إلى المنزل |
Fakat O sürtük bana karşılık vermedi. | Open Subtitles | لكن تلك السافلة لم تُبادلني هذا الحُب. |
O sürtük bana ne yapacağımı söyleyemez, Brady Bunch'taki annelere benziyor. | Open Subtitles | تلك الفاسقة قالت بأنّني ساكون ، مثل الأمّ في باقة برادي. |
Teselli olacaksa O sürtük şu an Canavar'la birlikte ve cidden öyle olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | عزاء واحد صغير أن تلك الوغدة مع الوحش في الوقت الراهن و لا أرى حقا أن ذلك يسير بطريقتها |