ويكيبيديا

    "ofisimdeki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • في مكتبي
        
    • بمكتبي
        
    • داخل مكتبي
        
    İnsanlar konuşur konuşmaz mikrofonlar açılıp Ofisimdeki kayıt cihazlarına kaydetmeye başlayacak. Open Subtitles بمُجرّد التقاط لاقط الصوت لحديث الناس، تبدأ المسجلات في مكتبي التسجيل.
    IBM'deki rahat işinden istifa etti ve şimdi Ofisimdeki yeni kurulmuş Bilim, Teknoloji ve Yenilik Müdürlüğü'nde genç erkek ve kadınlardan oluşan bir ekip yönetiyor. TED ترك وظيفته المريحة في شركة أي بي إم، ويقود حاليًا فريقًا من الشباب والشابات في إطار الإدارة الحالية الجيدة للعلوم، والتقنية والابتكار في مكتبي الخاص.
    Dikkatle dinle. Ofisimdeki genç bayanı hatırlıyor musun? Open Subtitles والان استمع بحذر، اتذكر السيدة الصغيرة التي كانت في مكتبي ؟
    Ve Ofisimdeki adi heriflerden nefret ediyorum, ...kazandıkları paranın onları adileştirdiğini düşünen adi herifler. Open Subtitles وأكره الحمقى العاملين بمكتبي ..الذين يظنّون أنّ ما يكسبوه من المال هو ما يجعل لهم قيمة
    Ofisimdeki kanepe çok yumuşaktır. Open Subtitles الأريكة التي بمكتبي ناعمة للغاية.
    Doktorluk, ortaklık anlaşmam Ofisimdeki kasada. Open Subtitles مكتبي، اتفاقية الشراكة في الخزانة داخل مكتبي
    Masama fotoğrafını koyabileceğim birine ihtiyacım var çünkü... Ofisimdeki herkes senatör ile benim çıktığımızı sanıyor. Open Subtitles اريد شخص حتى أضع صورته على مكتبي لأن الجميع في مكتبي يظنون أني و النائب نتواعد
    Ofisimdeki bu diploma mühendislik dalında uzman olduğumu söylüyor. Open Subtitles هناك شهادة في مكتبي تقول أن لدي ماجستير في الهندسة
    Hayır. Benim Ofisimdeki tuvaleti kullanmak için izin istemeniz gerektiğini söylüyorum. Open Subtitles كلا ، انا اخبركِ انكِ بحاجة لطلب تصريح لإستخدام الحمام في مكتبي
    Ofisimdeki pano ipuçları ve resimler gibi devam eden semereli bir soruşturmada görebileceğiniz her türlü şeyle doluydu. Open Subtitles كانت لدي لوحة مثبتة في مكتبي مغطاة بالأدلة و الصور و الخيوط
    Bel çantam Ofisimdeki küçük buz dolabımda. Open Subtitles للأسف حقيبتي المضحكة في مكتبي, في الثلاجة الصغيرة
    Şu, Ofisimdeki eşcinsel adam tüylü halıların yeni moda olduğunu söyledi. Open Subtitles الرجل الشاذ في مكتبي قال ان الوبر الطويل اصبح رائجا
    Çünkü eski Ofisimdeki kimse Telefona cevap vermiyor. Open Subtitles لأن ولا أحد في مكتبي القديم يجيب على الهاتف.
    Fakat Ofisimdeki tavrı dengesiz ve tehditkârdı. Open Subtitles ولكن سلوكه في مكتبي كان غير متوازن ومهدد
    Fakat Ofisimdeki tavrı dengesiz ve tehditkârdı. Az kalsın onu tutuklamak zorunda kalacaktık. Open Subtitles ولكن سلوكه في مكتبي كان غير متوازن ومهدد.
    Ofisimdeki ısıtıcıyla sorun yaşıyorum. Open Subtitles لدي مشكلة مع الحرارة بمكتبي
    Şu an nerede olduğumu bilselerdi Ofisimdeki her bir kadın beni taşa tutardı. Open Subtitles كل امرأة بمكتبي سوف تزعجني
    Ofisimdeki depoda bir ya da iki şişe olması lazım. Open Subtitles لابدّ أن تكون هناك علبة أو علبتان... -في غرفة التخزين بمكتبي .
    Daha çok görmezden gelinmeme veya küçük görülmeme rağmen bu küçük açılışlara gitmek çok tatmin edici. Açılışlara gitmek eğlenceli olduğu için bu projelerde çalışan Ofisimdeki insanları, fotoğrafçı ve illüstratörleri yanıma alıp bir araç kiralayarak New York'un etrafındaki beş köyü turlamaya karar verdim ve bir seferde kütüphanelerden kaçını görebileceğimizi öğrenmek istedim. TED لذا كان الذهاب إلى تلك الافتتاحات أمرًا مرضيًا بالرغم من حقيقة أنني كان يتم تجاهلي أو السخرية مني، ولكن كان من المسلي الذهاب إلى تلك الافتتاحات، لذا قررت اصطحاب الموظفين بمكتبي الذين عملوا على تلك المشاريع، أصطحب الرسامين والمصورين، وقلت، لما لا نؤجر شاحنة ونقود حول البلديات الخمس لمدينة (نيويورك) ونرى كم مكتبة يمكننا الذهاب إليها.
    Affedersin, Gibbons'ın Ofisimdeki adamının Teğmen Kelly olduğunu sanıyordum. Open Subtitles عذراً، لقد ظننت أن الملازم (كيلي) هو عميل (قيبنز) داخل مكتبي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد