İşin gerçeği sonsuza dek başkalarına bağımlı bir ülke olamayız. | Open Subtitles | الحقيقة أنه لا يمكننا أن نصبح دولة مستقلة الى الأبد |
Arayan kim olabilir? Jessica Evanson'ın yaşı uyuyor ama... emin olamayız. | Open Subtitles | جيسيكا ايفانسون هي المناسبة من الناحية العمرية لكن لا يمكننا التأكد |
Emin olamayız ama şimdiye kadarki her şey tamamen iyileşeceğini gösteriyor. | Open Subtitles | لسنا متأكدين لكن كل شيء حتى الآن يشير إلى تعافيه بالكامل |
- Olay da orada zaten. Beraber olamayız. Bunu başından beridir biliyorduk. | Open Subtitles | تلك هي المشكلة، لا يمكننا أن نكون معاً، علمنا ذلك منذ البداية |
MS: Pekala, hepimiz Tom markası olamayız tabi, ama ben kendimi sık sık cazibeli ve rahat takılma aralığında bulmuyor değilim. | TED | أم أس: حسنا لا يمكن أن نكون كلنا ماركة توم، ولكن أجد نفسي في كثير من الأحيان عند تقاطع بريق الظلام والطيران عادية. |
Her durumda, hayalet bölgesinin bir haritasını çıkarıp içine girene kadar emin olamayız. | Open Subtitles | على اية حال نحن لن نكون متأكدين حتى نخطط قطاع الروح ونغوص بداخلها |
Ama bezen emin olamayız, yani "daha çok" emin olamayız. | Open Subtitles | لكن لا يمكننا أن نتيقن بشكل قاطع، لكننا شبه متيقنون |
Kimse bildirim yapmadı ama aşağıdaki herkesin hasta olduğundan emin olamayız. | Open Subtitles | و لكن لا يمكننا أنْ نجزم بكون الجميع في الأسفل مصابون |
Bu ameliyatı yapmanıza engel olamayız ama bir av yemeğini tedavi ediyorsunuz. | Open Subtitles | لا يمكننا إيقافك عن عمليّتك.. ولكن في هذه المرحلة، لحم الغزال ملكك. |
Hiç yok, olacak değil ya. O kadar da aptal olamayız. | Open Subtitles | لكن لا يوجد شيئ لأنّها ستكون حماقة منّا ونحنُ لسنا بحمقى. |
Emin olamayız ama iletişimlerde de sorun yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | لسنا متأكدين, لكن لا يبدو لي أنه من الإتصالات أيضاً |
Emin olamayız ama... görünüşe göre onları alıkoyucu öldürmüş. | Open Subtitles | .. لسنا متأكيد من ذلك و لكن يبدو الأمر أنه قام بقتلهم |
Şiddet için, savaş için, zulüm için, istismar için minnettar olamayız. | TED | لا يمكن أن نكون ممتنين عند وقوع عنف أو اندلاع الحروب، أو من أجل الظلم، أو الاستغلال. |
Kişisel düzeyde, bir arkadaşın kaybı için, sadakatsızlık için veya yakınlarımızın kaybı için minnettar olamayız. | TED | وعلى المستوى الشخصي، لا يمكن أن نكون ممتنين لفقدان صديق، أو الخيانة، أو لفاجعة ما. |
Hepimiz birden bütün herkesten daha iyi olamayız. | TED | لا يمكن أن يكون جميعنا أفضل من كل الأفراد الأخرين. |
Ama bu şekilde intikam alamayız, böyle Jaffa'dan daha iyi olamayız. | Open Subtitles | لكن لن ننتقم بهذه الطريقة او لن نكون أفضل من الجافا |
Tamam, çocuklar, kımıldayalım. Çok uzakta olamayız. | Open Subtitles | حسناً شباب ، هيا نتحرك لا يُمكننا أن نكون بعيدين جداً |
Bak, böyle olacaksa birlikte olamayız. | Open Subtitles | فليكن إذن. لا نستطيع ان نكون مع بعضنا البعض بعد الان،. |
Emin olamayız, ama karınızın bazı takılarını ve başka şeyleri çaldığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن لانستطيع التأكد,ولكننا نظن انه سرق بعض جواهر زوجتك وبعض الأشياء الأخرى |
Günün bu kadar erken saatlerinde bu kadar ciddi olamayız. | Open Subtitles | ربما لا نستطيع أن نكون جادين فى الصباح الباكر |
Belki başka bilinmeyen etkenler de olabilir. Hiçbir şeyden emin olamayız. | Open Subtitles | ومن الممكن وجود عوامل اخرى مضاده لا يمكن ان نكون متأكدين من كل شىء |
Gücümüz olmadan özgür olamayız. | Open Subtitles | بأننا لن نصبح أحراراً حتى تصبح لدينا القوَة |
Çoğu zaman kendimize karşı bile dürüst olamayız. | Open Subtitles | معظم الوقت لا نكون صادقين حتى مع أنفسنا |
Hapishane personelinin güvenilirliğinden emin olamayız. | Open Subtitles | نحن لايمكننا أن نكون متأكدين . أن موظفي السجن متفاهمين |
Caitlin ve ben birlikte olamayız. Bu imkansız. | Open Subtitles | انا وكيتلن لا يمكن ان نصبح سويه هذا مستحيل |