olan şu ki dünya dönerken resimler çekiyorsun ve gökyüzünde bir yelpaze elde ediyorsun. | TED | ما يحدث هو عندم تصور في وقت دوران الارض، تلتقط صورة مروحة عبر السماء. |
Yani olan şu ki insanlar buraya kahveni almaya geliyor sonra karşıdan benden kapak çalıyorlar. | Open Subtitles | لذا ما يحدث هو ان الناس يأتون إلى هنا ويشترون قهوتك ومن ثم يعبرون الشارع ويسرقون أغطيتي |
olan şu ki, beklenen sonuçları vermeyen çalışmalar, hareket ederken ortadan kayboluyor; doktor ve hastalar bunları hiç görmüyorlar. | TED | حسناً، لقد تبين أن ما يحدث هو أن النتائج السلبية " تختفي " أثناء الحصر ويتم حجبها عن الأطباء والمرضى. |
Önemli olan şu ki, ona ne yaptılarsa bu organizmaya karşı bağışıklık vermiş. | Open Subtitles | مقصدى هو أيا يكن ما فعلوه لها إنه يعطيها حصانه ضد هذا الكائن |
Esas olan şu ki, hastaları iyi tedavi ettiğimiz gibi onlara iyi de davranmak zorundayız. | Open Subtitles | بشر صغار مقصدى هو أننا يجب أن نعالج المريض قبل أن نعالج المرض |
olan şu ki, eğer bizi beraber görürlerse, ikimiz de ölürüz. | Open Subtitles | ما يجري هو إن رآنا أحد معاً فكلانا سيموت |
olan şu ki, eğer bizi beraber görürlerse, ikimiz de ölürüz. | Open Subtitles | ما يجري هو إن رآنا أحد معاً فكلانا سيموت |
olan şu ki doğa ana biraz erken davranıyor. | Open Subtitles | ما يحدث هو... . الطبيعة الأمّ تأتي مبكرة الآن |
Bak, olan şu ki, o odada bir orospu çocuğu var... | Open Subtitles | (بابلو)، أنظر. ما يحدث هو أن هناك سافل في تلك الغرفة... |
olan şu ki o evi beğenmedim. Bence basit ve sıkıcı bir ev. | Open Subtitles | ما يجري هو أن ذلك المنزل لا يعجبني أعتقد أنه معتاد وممل |