Esther'ın çevresindeki insanlarla olan ilişkilerini incelemeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه ما يجب فحصه هو علاقتها بالأشخاص الذين حولها |
- Murphy'nin, davayla ilgili bilgi kazanmak için Mendez'in bilgisi olmaksızın, onunla olan ilişkilerini kullandığına inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد ان مورفي استغلت علاقتها 241 00: 10: 32,814 |
Demek Juliet Azizler ve Günahkarlar partisinde onun benimle ve Nate'le olan ilişkilerini mahvetmek için Serena gibi giyinmiş. | Open Subtitles | ارتدت (جولييت) فستانًا كـ (سيرينا (في حفلة "الملائكة والشياطين" لتدمر علاقتها معي ومع (نيت واختارت (فينيسا) و (جيني) لتعبثا معي |
Kendi ailemi kurtarmak için aileleri ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini tehlikeye attığım insanlar onlar. | Open Subtitles | إنهم أناس تسببت في وضع علاقاتهم مع أصدقائهم وعائلاتهم في خطر لإنقاذ عائلتي |
Burada amaç, insanların kendine olan güvenini gizlice yok etmekti. Örneğin, işlerinde başarısız olmaları için oyunlar tezgahlayıp, kişilerle olan ilişkilerini bozarak, itibarlarını yerle bir etmek. | TED | الهدف كان تدمير سريًا ثقة الناس بأنفسهم، مثلا عبر تشويه سمعتهم، عبر تنظيم إخفاقات في عملهم، وعبر تدمير علاقاتهم الخاصة. |
Bu yüzden saplantılarının peşine öyle bir düşmüş ki insanlarla olan ilişkilerini hiçbir şekilde geliştirmediğinin farkına bile varmamış. | Open Subtitles | وهو منهمك جدّاً في هوسه لدرجة أنّه أضاع كلّ شيء سوى أكثر الصلات البشريّة بدائيّة |
İnsanlarla olan ilişkilerini hiçbir şekilde geliştirmemiş. | Open Subtitles | أضاع كلّ شيء سوى أكثر الصلات البشريّة بدائيّة |
Kadınlarla olan ilişkilerini anlamlandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | حاول أن تكون له علاقه جيده طبيعيه مع إمرأه |
Kadınlarla olan ilişkilerini anlamlandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | حاول أن تكون له علاقه جيده طبيعيه مع إمرأه |
Erkekler, kadınlarla olan ilişkilerini anlatırlar. | Open Subtitles | فالرجال يناقشون علاقاتهم بالنساء |
İnsanlarla olan ilişkilerini hiçbir şekilde geliştirmemiş. | Open Subtitles | أضاع كلّ شيء سوى أكثر الصلات البشريّة بدائيّة |