Üstünde lamba olan küçük masa, köşeden taşıdığımız lamba. | Open Subtitles | المائدة الصغيرة التي عليها المصباح المصباح الذي نقلناه من الزاوية |
Sanırım Çorba Nazisi haklıydı, önemli olan küçük şeylerdir. | Open Subtitles | أعتقد رجل الشوربة النازية كان محق ، إنها الأمور الصغيرة التي تهم |
Lösemi olan küçük kız değil miydi? | Open Subtitles | أليست هي الفتاة الصغيرة التي أصيبت بسرطان الدم؟ |
Sırları olan küçük bir kızın saklanması için harika bir yerdi. | Open Subtitles | صنعت لاجل مخبىء عظيم لفتاة صغيرة مع اسرارها |
Ayrıca içinde plütonyum olan küçük kabı buradaki taşıyıcıya koyabilmesi için bir tıkaç var. | Open Subtitles | حتى يتمكن من وضع حاوية صغيرة مع البلوتونيوم في حامل هنا، |
Jacob K. kumar sorunu olan küçük bir hırsızdı. | Open Subtitles | يعقوب كان لصّ تافه مع مشكلة القمار |
Bu noktada konu sadece doğru sınıflandırılmamış olan küçük numarayı bulmak ve sebebini anlamaya çalışmak üzerine. | TED | وهذه مجرد حالة واحدة لإيجاد العدد الصغير الذي لم يتم تصنيفه صحيحاً ومحاولة فهم هذا الخطأ |
Muhteşem üst vucut kuvveti olan küçük enerji deposu, uzun kirpikleri olan. | Open Subtitles | نشيط صغير ذو صلابة هائلة في الجزء العلوي من جسده ورموش طويلة |
Ama yan odada ölmekte olan küçük bir kız için uyumlu olduğunuz ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكنه إتَّضح أنكِ متوافقة للفتاة الصغيرة التي تحتضر في الغرفة المجاورة هناك |
Foklar adayı terk edip soldan sağa yüzünce, yaklaşık 20 metre derinliğinde alçak sayılır yere daldıkları gözlemleniyor, dron buranın düşük kalori içeriği olan küçük, genç mezgitlerle dolu olduğunu tanımlıyor. | TED | حينما تغادر الفقمات الجزر وتسبح من اليسار لليمين، لوحظ أنها تغوص في عمق ضحل نسبيًا يبلغ تقريبًا 20 مترًا، وهو كما حددته المراكب المسيرة، مأهول بأسماك البلوق الشابة الصغيرة التي تحوي سعرات حرارية منخفضة. |
Seninle birlikte olan küçük kızın adı Lilly Deacon ve ben onu güvenli bir şekilde anne ve babasına götürebileceğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | الفتاة الصغيرة التي معكِ اسمها (ليلي ديكون) وأتمنى حقاً أن نستطيع إرجاعها سالمةً لأمها وأبوها |
Jack Treadwell'in kasetlerinden birini keşfettiğinde üzerinde hala büyük bir etkisi olan küçük kızı gördü. | Open Subtitles | عندما وقع (جاك) على أحد أشرطة (تريدويل)، رأى الطفلة الصغيرة التي كانت لا تزال تأسر قلبه. |
Bir Minecraft sunucusu aldım. Biraz zaman geçirdim, yolları olan küçük bir köy inşa ettim ve büyük bir "Hoş geldiniz" tabelası dağın tepesine bir kır evi yaptım. Davetkâr bir hâle getirmeye çalıştım. | TED | لذا قمت باستئجار خادم للعبة ماين كرافت، ثم قضيت بعض الوقت، بنيت فيها قرية صغيرة مع بعض الطرق وعلامة ترحيب كبيرة وتلك الشخصية وكوخ على قمة جبل، وحاولت جعلها مغرية. |
Büyük hayalleri olan küçük bir kız Rachel-- | Open Subtitles | إنها فتاة صغيرة مع أحلام كبيرة |
Uyduruk hayâlleri olan küçük bir kız görüyorum. | Open Subtitles | أرى فتاة صغيرة مع أحلام عقيمة تلائمها |
Jacob K. kumar sorunu olan küçük bir hırsızdı. | Open Subtitles | يعقوب كان لصّ تافه مع مشكلة القمار |
Büyüklüğünden dolayı mezarda ilk olan küçük sucu çocuk çoğu işçinin yaptığı gibi epeyce yaşadı. | Open Subtitles | حتى السقا الصغير الذي كان أول من دخل المقبرة لصغر جسمه فقد عاش عمراً طويلاً كما عمر معظم عمال التنقيب |
Evinden kaçan küçük çocuk şu anda benimle birlikte olan küçük çocuk değil. | Open Subtitles | الصبي الصغير الذي غادر المنزل... ليس الصبي الصغير الموجود معي الآن، صح؟ ... |
Büyük bir bedeli olan küçük bir teleskop ve çok özel bir görevi var. | Open Subtitles | منظار صغير ذو تكلفه باهضه ولديه مهمه فريده |