"olanak sağlayan ve" - ترجمة من تركي إلى عربي
-
التي تسمح
Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan ve her gün merakımı, öğrenme isteğimi besleyen inanılmaz bir yolculukta olduğumun farkındayım. | TED | أُدرك الآن، أنني في هذه الرحلة الرائعة التي تسمح لي أن أتابع عملي الشغوفة به للغاية، وشيئًا يُغذي فضولي بشكل يومي. |
Endüstriyal makineler; eskiye nazaran çok daha fazla şeyi görmelerine, duymalarına ve hissetmelerine olanak sağlayan ve sayıları giderek artan, müthiş miktarda veri üreten elektronik sensörlerle donatılıyor. | TED | يجري تجهيز الآلات الصناعية مع عدد متزايد من أجهزة الاستشعار الإلكترونية التي تسمح لهم ان يروا، ويسمعوا ، ويشعروا أكثر بكثير من أي وقت مضى، توليد كميات هائلة من البيانات. |