Ama iyi bir araştırmacı birisinin aptal olacağını olasılığını asla unutmaz. | Open Subtitles | ولكن المُحقِّق الماهر لا يستبعد أبدًا إمكانية أن يكون القاتل أحمقًا. |
Büyüme elbette ki bir çok faydalar sağlamıştır, ancak o kadar olmazsa olmaz bir fikirdir ki varolmaması olasılığını anlamamaya meyilliyizdir. | TED | مع أن النمو قد أفرز مزايا كثيرة، إنه فكرة أساسية جدا لا نفهمها غالبا إمكانية ألا يبقى هناك نمو. |
Biz en azından bir gerginlik ortamının olabileceği olasılığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسنا، نحن نعتقد انه على الاقل توجد احتمالية لحدوث تصعيد |
Esasen diğer hastalıkların olasılığını da artırıyor: Örneğin; diyabet, kalp hastalıkları, felç, yüksek tansiyon ve kanser. | TED | وهي تزيد بشكل كبير إحتمالية حدوث الأمراض. كالسكري، وأمراض القلب، والسكتة القلبية، وإرتفاع ضغط الدم، والسرطان. |
Siz sadece bir deneyin sonucunun ne olabileceği olasılığını hesaplıyabilirsiniz. | Open Subtitles | أنت تستطيع فقط أن تتوقع إحتمال مؤكد لنتيجة أى تجربه |
Bu kuantum mekaniği, iğrenç.Ama temel olarak anlamı, meydana gelen bir şeyin olasılığını sadece iki buçuk milyon olay içinde değil, ama sonsuz olasılıklarda da hesaplayabiliriz. | Open Subtitles | إنها ميكانيكا الكم, ولكن وفي الأساس, مايعني ذلك, هو أنه يمكنك معرفة الإحتمالات لشيء يحدث, |
Tüm yapabildiğimizin, maddenin öyle mi yoksa böyle mi davranacağı olasılığını | Open Subtitles | الفكره التى نستطيع كلنا أن نفعلها هى أن نحسب إحتمالات أن تلك الأشياء سوف تنقلب فى طريق واحد أو اّخر |
O zaman Tanrı inancının bir yalan olma olasılığını kabul ediyorsun? | Open Subtitles | إذن أن تتقبلين الإحتمال أن الإيمان بالله هو كذب؟ |
Bu arada, ona boşanma olasılığını sorduğumda, 0 öldüğündan oldukça emin olduğunu söyledi. | TED | وعلى سبيل الذكر، لمّا سألته عن إمكانية طلاقه شخصيّا، قال أنه متأكدٌ تماما بأنها صفر بالمائة. |
Eğer bu bilgiyi paylaşmıyorsanız siz de sorunun bir parçası olursunuz, çünkü aynı saldırı yöntemleriyle diğer insanların zarar görme olasılığını artırmış olursunuz. | TED | وإذا كنت لم تَتَشارك، فأنت في الواقع جزء من المشكلة، لأنك تزيد احتمالات إمكانية تأثر الآخرين من تقنيات الهجوم نفسه. |
Yakıt takviyesi için duruş yapma, saptanma olasılığını artırır. | Open Subtitles | التوقف للتزود بالوقود يزيد من إمكانية الإكتشاف |
Irkımın on yıllardır anlamaya çalıştığı bu Okyanusla, hayali de olsa bir ilişki kurma olasılığını geri çevirmeye hakkım var mı? | Open Subtitles | هل لدى الحق فى رفض حتى مجرد إمكانية خيالية للإتصال بهذا المحيط الذى ظلت ذريتى تحاول فهمه لعقود؟ |
Onlardan işlerini kaybetme olasılığını düşünmelerini istedik. | TED | لاحقاً طلبنا منهم بالتفكير عن احتمالية خسارة وظائفهم |
Su, bir gezegende yaşam olma olasılığını, büyük oranda artırır. | Open Subtitles | هذا الماء يجعل البعض يتأمل احتمالية وجود حياة على هذا الكوكب |
Yaşadığı ilişkinin onu bir şekilde ölüme götürme olasılığını hiç düşünmedin mi? | Open Subtitles | ألم بخطر لك أن احتمالية كونها تخونك قد يكون لذلك صلة بمقتلها بطريقة ما؟ |
Yeni bir dünya savaşı olasılığını düşündü, büyük bir volkanik patlamanın, hatta bir asteroid'in dünyaya çarpabileceğini. | TED | نظر في إحتمالية حدوث حرب عالمية أخرى, و إنفجار بركاني هائل, حتى إرتطام نيزك بكوكب الأرض. |
Bunu yapması için tutulmuş olabileceği olasılığını düşünmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نضع فى الإعتبار إحتمالية أن يكون شخص ما قد إستأجره ليفعل هذا |
Her geçen dakika yayılma olasılığını arttırıyor yeni kurbanların çıkma ihtimali katlanarak artıyor. | Open Subtitles | بكل دقيقة تمر هناك إحتمال لإنتشاره وقد تكون هناك ضحايا إضافية قد تتضاعف الإصابات |
Sonra altı ve daha fazla sayıların olasılığını hesaplayan bir program yaptım. | Open Subtitles | لذا برمجت برنامجاً ليقوم بحساب الإحتمالات... لـ 6 أرقام، و7 ارقام، و8 أرقام |
İncelediğiniz olayın hangi durumda olabileceği olasılığını bulmaya çalıştığınızda, sonsuz sayıda cevap elde edersiniz. | Open Subtitles | أن إحتمالات الحدث .الذى تنظر إليه تكون لانهائية |
Ya tek-durum olasılığını ya da Bayesian İstatistik uygulamasını kullanırım. | Open Subtitles | ... حسناً، بإستعمال الإحتمال الوحيد ... "أو بتطبيق إحصائيات "بيزيان |
Buna makina öğrenmesini de eklersek, verileri yüklediğimizde, çalışmakta olduğumuz sivrisinek türünün olasılığını belirleyebilir ve söyleyebiliriz. | TED | وبهذا وبالإضافة إلى تعلم الآلة، وأي شخص يقوم بتحميل هذه البيانات، يمكننا تعريف احتمال أي نوع من البعوض تعمل معه. |
Fermi bu açık mantığı sürdürdü ve bu mantığı perileri çürütmek için kullandı, Sasquatch'ı, Tanrı'yı, aşkın olasılığını -- ve sonra, bildiğiniz gibi, Enrico Fermi yalnız başına yemek yedi. | TED | اكمل فيرمي بذات المنطق الاعوج لينكر الجنيات الغولة,الاله امكانية الحب بعد ذلك كما تعلمون أكمل انريكو فيرمي طعامه لوحده |
Orada seni hayata döndürme olasılığını yüksek olarak hesapladım. | Open Subtitles | لقد حسبتُ إحتماليّة عالية جداً لإنعاشك في الداخل. |
Tekrarlanmış psikoloji testleri, hedefinizi birine söylemenizin onun gerçekleşme olasılığını azalttığını ispatladı. | TED | أثبتت التّجارب السّيكولوجيّة المتكرّرة أنّ إخبار أحد ما بهدفك يُقلّل من إمكانيّة تحقيقه. |
Yasa koruyuculardan olma olasılığını da elemeyelim. | Open Subtitles | و لكن لن أستبعد شخصا من قوات الأمن، أيضا. |