Olay şu ki, burada neler olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. | Open Subtitles | انظر ، الأمر هو ، ليس لدينا فكرة عما يجري هنا |
Olay şu ki, bir şey var, sana söylemekten korkuyordum. | Open Subtitles | الأمر هو هناك شىء 000 كنت خائفاً من إخباركِ به |
Olay şu ki ölüyorsun ve şu an tek umudun biziz. | Open Subtitles | إليك الأمر. أنتَ تحتضر و حاليّاً نحن أملك الأفضل. |
Olay şu ki, beni işe aldığınızda maaşlarına karşılık olarak avukatlara borç para verdiğiniz söylenmişti. | Open Subtitles | الأمر وما فيه بأنه عندما قمت بتوظيفي أخبرتُ بأن الشركة لديها برنامجاً في إقراض الشركاء المال بجانب رواتبهم |
Olay şu ki, arkanızda bırakmaya çalışınca geçmişte kaldığını söylemeye çalıştıkça... | Open Subtitles | الأمر أنه كلما حاولت أن تنسى ذلك تحاول إخبار نفسك أن كل هذا من الماضى |
Olay şu ki, bunu yapmak için iki ele ihtiyacım var. | Open Subtitles | ما في الأمر, هو أنني سوف أحتاج يداي الاثنتين لفعل ذلك |
Olay şu ki, bu matematikte ve bilimde sık olan birşey. | TED | الأمر هو ، أن هذا الشيء يحصل غالبا في الرياضيات و العلوم |
Olay şu ki neyin önce ya da sonra olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | الأمر هو أنا لا أعرف ماذا كان قبل أو بعد |
Bak, Olay şu ki ben onunla evleneceğim. | Open Subtitles | اصغي، الأمر هو.. أنني نوعاً ما سأتزوجها. |
Olay şu ki babası paraya bakıyormuş. | Open Subtitles | الأمر هو , أن والده يستخدم المال فى بعض الأمور. |
Ama Olay şu ki bence o kızların ölmesini istemedin. | Open Subtitles | و كل الفتيات أيضا لكن إليك الأمر لا أظن أنك أردت للفتيات أن يمتن |
Olay şu ki... Mesela gizli bir metresi olsun isteyen bir adamın zaten bir metresi varmış. | Open Subtitles | الأمر وما فيه الكثير من الأشخاص يأتون هُنا للحصول على عشيقة سرية والتي لديهم بالفعل. |
Olay şu ki bana bir mesaj bırakmış, ama şu lanet Verizon. | Open Subtitles | الأمر أنه ترك لي رسالة، لكن ذلك الهاتف اللعين... |
Ve Olay şu ki, biz, Amerikalı tüketiciler için petrol çok soyut bir kavram. | TED | و الشيء المهم, هو أن النفط فعلاً غامض بالنسبة لنا كمستهلكين أميركيين |
Tabi ki. Burada sorulardan bazıları şunlar. Özellikle küçük puntoyla yazdım ki okumakla uğraşmayın. Olay şu ki, çocukların bulduğu sorulardan beşi aslında son 5 ila 15 yıldır çıkan bilim yayınlarının temeliydi. | TED | لذا، إليك بعض الأسئلة. وضعتها بكتابة صغيرة حتى لا تتعبوا أنفسكم بقراءتها. المقصد هو أن 5 من الأسئلة التي وضعها الأطفال كانت في الواقع أساس المنشورات العلمية في ال5 إلى 15 سنة الماضية. |
Hayır ama Olay şu ki, o listedeki bir çok adamın da torunları var. | Open Subtitles | لا ولكن المشكلة هي أن معظم الرجال في تلك القائمة لديهم أحفاد أيضًا |
Olay şu ki kadın oğlunun hoşgörülü ve gey dostu bir takımda oynamasını istiyor. | Open Subtitles | المغزى هو أنها تريد من ابنها أن يلعب لمدرسة متسامحة ومناسبة لشاذ |
Ama Olay şu ki ben bir adama girdim mi sonuna kadar girerim. | Open Subtitles | كل ما في الامر هو انني عندما أرتبط بشخص, أمضي معه حتى النهاية |
Olay şu ki... | Open Subtitles | ... ها هو الأمر , انني فقط |
Olay şu ki, belki hiçbir şey yoktur ve hepimiz aşırı tepki veriyoruzdur. | Open Subtitles | الفكرة هي أن هذا قد لا يكون شيئًا ونحن من نبالغ بالأمر فحسب |
Olay şu ki, bu yerleştirme özel bir işti, o yüzden işini eve getirmiş olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | الأمر و ما فيه , أنّ عملية الإنتقال معروف خاص مما ينبئني بأنكَ قد جلبتَ عملكَ معكَ للمنزل |
Olay şu ki, teknik özelliklerini daha yeni düzeltebildim. | Open Subtitles | الأمر أنّي قمت بحعل الجوانب التقنية مستقرة... |