ويكيبيديا

    "olduğu ortaya" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تبين أن
        
    • اتضح أن
        
    • تبيّن
        
    • اتضح أنها
        
    • انتشر خبر أننا
        
    • وتبين
        
    • واتضح
        
    • لقد اتضح بأن
        
    • كُشف
        
    • اتضح ان
        
    • فسيظهر لنا
        
    • اتضح أنه
        
    • اتّضح أنّ
        
    • تبين أنه
        
    Böylece parlayan zırhının içindeki şövalyenin kara şövalye olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles و هكذا تبين أن الفارس في الدرع اللامع هو الفارس الأسود
    Bazı deri lezyonları olduğu ortaya çıktı. Galiba genetik yatkınlığı yok. Open Subtitles اتضح أن لديها تشوهات جلدية أظن لم يكن هناك ميلاً وراثياً
    Stratosferinde ince tabakada oldukça farklı hız ve yönlerde giden rüzgârları olduğu ortaya çıktı. TED ولكن تبيّن أن رياح طبقة الغلاف الجوي العليا تسير بسرعات واتجاهات مختلفة تماماً عن تلك التي في الطبقات الخفيفة.
    Aletimiz, daha sonra sülfürik asitten bir duman olduğu ortaya çıkan Venüs'ün tülünün bu resmini çekti. TED قامت أدواتنا بالتقاط هذه الصورة لحجاب الزهرة، والتي اتضح أنها ضباب دخاني من حمض الكبريتيك.
    Ama mekanda gizli bir ajanımız olduğu ortaya çıkarsa operasyon biter ve tüm çete elemanları gözden kaybolur. Open Subtitles ممّا يعني أنّ بإمكاننا القبض على العصابة كلّها، لكن لو انتشر خبر أننا أرسلنا عميلاً مُتخفياً للداخل، فعندها العمليّة كلّها ستتوقف والعصابة كلّها ستتفرّق.
    Benim bir zihinsel rahatsızlığım olup olmadığını düşünerek sayfalarını kurcalarken, 12 tane rahatsızlığım olduğu ortaya çıktı. TED وفي أثناء تصفحي له، كنت أتساءل إذا ما كنت مصابا بأي مرض نفسي، وتبين أنني مصاب بإثنى عشر منها.
    Sonra onların tıp öğrencisi oldukları ve günümüzün dikiş teknikleri hakkında bir derse gitmekte oldukları ve o adamında bu dersi veren adam olduğu ortaya çıktı. TED واتضح أنهم طلاب الطب في طريقهم إلى محاضرة حول أحدث تقنيات الغرز، وهو الرجل الذين يعطي المحاضرة.
    Orada bunu gerçekleştirmenin maliyeti bir milyon dolarda az olduğu ortaya çıktı. TED حسناً لقد تبين أن تكلفة ذلك هناك سوف تكون أقل من مليون دولار.
    Yıllar sonra kör olmalarının nedeninin muhtemelen bir bakteriyel enfeksiyon olduğu ortaya çıktı. TED وبعد عقود, تبين أن السبب في إصابتهم بالعمى كان في الغالب نوع من الإصابة البكتيرية.
    Eğer iyileşirse ve bunların işle ilgili olduğu ortaya çıkarsa burası cehenneme döner. Open Subtitles هو في غيبوبة. لو خرج منها، و تبين أن الجاني من المجال ستفتح ابواب الجحيم.
    Her neyse, sonuç olarak, ödenmemiş birkaç park cezam olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles على أي حال ، اتضح أن لدي مخالفتان وقوف خطأ لم أدفعها
    Uzun ömürlü olan bu mutantların tüm bu hastalıklara karşı ... ... daha dirençli olduğu ortaya çıktı. TED لقد اتضح أن تلك المُتحولات طويلة العمر أكثر مُقاومة لكُل تلك الأمراض
    Elektrik hatları yakınında pek çok okulun olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles تبيّن أن كثير من المدارس تقع قرب خطوط الكهرباء
    Sonuçta tek isteğinin arabanın anahtarları olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles تبيّن أنَّ كل ما أرادته هو مفاتيح السيّارة
    En iyi ihtimalle bir eğlenceye benziyordu, ciddi bir yararlılığı yoktu, ama sonradan bunun dünyayı yerinden oynatacak bir devrimin başlangıcı olduğu ortaya çıktı. TED تبدو كتسلية في أحسن الأحوال، ليست مفيدة بأي شكل جاد، لكن اتضح أنها البداية لثورة تكنولوجية ستغيّر العالم.
    Ama sonradan gerçekten de ruhsuz bir narsist olduğu ortaya çıktı. Evet. Open Subtitles لكن بعد ذلك اتضح أنها كانت فتاة نرجسية فحسب
    Ama mekanda gizli bir ajanımız olduğu ortaya çıkarsa operasyon biter ve tüm çete elemanları gözden kaybolur. Open Subtitles ممّا يعني أنّ بإمكاننا القبض على العصابة كلّها، لكن لو انتشر خبر أننا أرسلنا عميلاً مُتخفياً للداخل، فعندها العمليّة كلّها ستتوقف والعصابة كلّها ستتفرّق.
    Tümörün, neredeyse daima en fazla birkaç hafta içinde ölüme yol açan, nadir görülen, son derece saldırgan bir tip olduğu ortaya çıktı. TED وتبين أنه نوع نادر وعنيف جدا من السرطان وتشخيصه كان الموت باتفاق عالمي في اسبوعين على الأكثر
    Fonio'nun beş bin yıldan uzun süredir yetiştirildiği ve muhtemelen yetiştirilen en eski hububat olduğu ortaya çıktı. TED واتضح بأن الفونيو كانت تُزرع منذ أكثر من خمسة آلاف سنة وقد تكون أقدم الحبوب زراعةً في أفريقيا.
    Sanki hayatım yeterince korkunç değilmiş gibi gerçek babamın ölü üvey babam olduğu ortaya çıkacak. Open Subtitles وكأن حياتي ليست تعيسة بما فيه الكفاية لقد اتضح بأن والدي الحقيقي قد يكون زوج أمي الميت
    2007'de gözden düşmüş. Araştırmasındaki bazı verilerin uydurma ve şişirilmiş olduğu ortaya çıkınca saygınlığını kaybetmiş. Open Subtitles تمت إهانته عام 2007 عندما كُشف أنّه لفّق بعض البيانات للرفع من أبحاثه.
    Yumurtaların beceriksiz olduğu... ve Frank ile Alice'in bunun için tek şansı olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles اتضح ان الإحتمالات حقا سيئة. وهذة فرصة فرانك وألس الوحيدة.
    Ancak neden bu işe yaramaz bebeklere bakmak için bu kadar zaman harcadığımız sorusuna bir cevap bulmak için evrime yönelecek olursak aslında bir cevap olduğu ortaya çıkıyor. TED لكننا لو حولنا انتباهنا إلى التطور بحثا عن إجابة لتلك المعضلة أي لماذا نقضي وقتا طويلا في الاعتناء بالصغار عديمى الفائدة، فسيظهر لنا أن هناك إجابة.
    Biyotıp dünyasında numuneleri büyütmenin yardımcı olabileceği başka problemlerin de olduğu ortaya çıktı. TED اتضح أنه وعبر الطب الحيوي، هنالك مشاكل أخرى يمكن للتضخم أن يساعد فيها.
    Avrupa'da evli olmanın altı farklı yolu olduğu ortaya çıktı. TED اتّضح أنّ هناك 6 طرق مختلفة للزّواج في أوروبا.
    Hastanenin fazla mesai yaptırdığı hemşireleri ona söyleyen bir kaynağı olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles لقد تبين أنه يملك ذاك المصدر اللذي أخبره أن المستشفى يرهق الممرضات بالعمل.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد