| Bana gelince, eskiden serçe parmağımın olduğu yere her bakışımda sizi ve savaşımızı hatırlıyorum. | Open Subtitles | بالنسبة لي, كل مرة أنظر إلى المكان الذي كان فيه خنصري أتذكركم يا أولاد ومعاركنا مع بعض |
| Bu hapın beynine, acının olduğu yere ulaşması için öncelikle midenden, ince bağırsağından ve çeşitli diğer organlarından geçmesi gerekir. | TED | ولكن حتى يصل ذلك القرص إلى رأسك حيث يوجد الألم يمر أولاً بالمعدة والأمعاء وأعضاء أخرى |
| Cleet, anneni ait olduğu yere, evine götür. | Open Subtitles | كليت، خذ أمك للمنزل للمكان الذي تنتمي إليه |
| Yeşil üyeler hedefi belirler ve onları turuncu oyuncuların olduğu yere doğru yönlendirir. | Open Subtitles | العضو باللون الأخضر يجد الأهداف ويأخدها إلى حيث يتواجد الأعضاء البرتقاليين |
| büyüdüğüm yer Teksas, Waco'dan arkadaşlarımın olduğu yere -- bir kaçınızın daha önce orayı duyduğunu biliyorum. Beni ziyarete gelmişlerdi, etrafa bakıp şöyle demişlerdi, | TED | حيث كان يوجد اصدقائي من مدينة واكو في تكساس , حيث نشأت أعلم أن بعضكم سمع بذلك عندما أتو لزيارتي , تطلعوا حولهم |
| baba beni annemin olduğu yere götürmelisin, yoksa gerçekten kötü birşeyler olacak ona | Open Subtitles | أبي؟ يجب أن تأخذني إلى حيث أمّي، أو أن شيئاً سيئاً سيحدث لها |
| Romantizmin olduğu yere dönmek istiyordum. | TED | اردت العودة الى حيث توجد الشاعرية |
| Ve metal tozları harflerin olduğu yere yapışacaktır. | Open Subtitles | والحلاقة ستلتصق حيث كانت الحروف ذلك رائع. |
| Şüphenin olduğu yere, inancı. | Open Subtitles | عندما يكون هناك شك، الايمان |
| Parayı kardeşinin olduğu yere götüreceklerini düşünüyoruz. | Open Subtitles | كي نتبعهم، نحن نفترض بأنهم سيأخذون النقود إلى المكان الذي يضعون أختكِ فيه |
| O parayı bulup ait olduğu yere dönmesini sağlayacağız. | Open Subtitles | حسناً ، سوف نجد تلك الأموال وسوف نردّه إلى المكان الذي ينتمي إليه |
| 3 ayağın olduğu yerden ağaç evin olduğu yere bir hat oluşturduk. | Open Subtitles | لقد أعددنا حبلا ً مِن الشجرة التي عليها البيت عبر المكان الذي قمت بالتصوير عنده مِن إخدود الشجرة |
| O çocuğu hızlı paranın olduğu yere koydum. | Open Subtitles | لقد وضعت ذلك الفتى حيث يوجد مال سهل سريع فقط موجود هناك |
| İmkansızı başarmak için bir adam sadece umutsuzluğun olduğu yere umut götürmek için | Open Subtitles | رجل واحد لإنجاز المستحيل رجل واحد لإعطاء الأمل حيث يوجد اليأس فقط |
| Kalbim, hayallerimin olduğu yere doğru yelken açtı. | Open Subtitles | قلبي يهيم بعيدا للمكان الذي ستتحقق فيه احلامي |
| Ait olduğu yere gitmek istiyor. | Open Subtitles | إنها فقط تريد العودة للمكان الذي تنتمي إليه |
| Bizi telefonun olduğu yere götürür. | Open Subtitles | يطُل علي قاعة الأنتظار و هناك حيث يتواجد الهاتف |
| Onu evine götürün. Bunun sadece sıyrık olduğu yere. | Open Subtitles | أعده إلى البيت، أعده إلى حيث كان هذا مجرد جرح سطحي |
| Kâr oranlarıyla. Eğer kâr oranlarıyla para kazanıyorsanız elbette en yüksek gelire sahip insanların olduğu yere gidersiniz. | TED | وإذا كنت تجني المال من خلال نسب الأرباح فإنك بالتأكيد، ستذهب إلى حيث الأشخاص ذوي الدخل الأعلى |
| En çok kadının olduğu yere. Hem de iyi kadınlar. | Open Subtitles | حيث توجد جميلات أكثر من أي مكان آخر |
| Domuzlar kesim için Chicage'ya götürürmüş, ağılların olduğu yere. | Open Subtitles | كان يأخذ الخنازير للذبح في شيكاغو، حيث كانت حظيرة الماشية. |
| Umutsuzluğun olduğu yere, umudu. | Open Subtitles | عندما يكون هناك يأس، الأمل |
| Onu ait olduğu yere götürelim, tamam mı? | Open Subtitles | فلنعيدها لمكانه الأصلي, اتفقنا؟ |
| Ve şimdi batıya, durumların daha iyi olduğu yere gidiyorsun. | Open Subtitles | وأنت الآن متجه للغرب، حيث تكون الأمور أفضل حالا |
| Kendi dünyandan ayrılıp benim olmadığım, sevginin... ve barışın olduğu yere gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أترككِ في عالمكِ الخاص حيث هناك الحب و السلام وعدم وحودي |
| Paranı ağzının olduğu yere koy. | Open Subtitles | يا لها من سخافة ضع نقودك أينما يكون فَمّك |
| Ama birçok insan olduğu yere kötü bir olay ya da kırık bir kalp gibi şartlar yüzünden ya da hayatlarında planlamadıkları halde olan başka birşey yüzünden gelmişlerdir. | Open Subtitles | لكن أكثر الناسِ يحضرون إلى أين ما كانو بالظروفِ بكارثةِ أَوبقلب مكسور أَو شيء آخر حدث في حياتِهم |
| - Yok. Şeytanları başından kovacaksan şeytanların olduğu yere gitmen gerek. | Open Subtitles | كلّا، إذا أردتَ طرد الشياطين عليك الذهاب إلى حيثما ذهبوا. |