Ama herkes hipopotam olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | لكن كلّ شخص كان يعرف بأنّه فرس نهر |
Ama herkes hipopotam olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | لكن كلّ شخص كان يعرف بأنّه فرس نهر |
İş verenlerinin ne kadar bağışlayıcı olduğunu biliyormuş demek. | Open Subtitles | لا بد أنه عرف بأن من عينه ليس مسامحاً |
Abin Sur, gönderdiği son iletide düşmanın kim olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | طبقاً لرسالة (آبين سور) المشوشة، فقد بدا أنه عرف من يكون. |
Benim evim olduğunu biliyormuş gibi. | Open Subtitles | وكأنّه كان يعرف بأنه كان منزلي |
Senin olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | إنه يعرف بأنه أنت |
Kale avlusuna girdiğinde kötü bir şeylerin olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | عندما دخل باحة القلعة... عرف أن أمرا فضيعا قد حصل هنا |
Hangisi olursa olsun, bunu yapan arabanın orada olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | بكل الأحوال من فعلها علم أن السيارة كانت هناك |
Abin Sur, gönderdiği son iletide düşmanın kim olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | طبقاً لرسالة (آبين سور) المشوشة، فقد بدا أنه عرف من يكون. |
- Efendim? - Merhaba, ben Saga. Senin olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | إنه يعرف بأنه أنت |
Ama şef kızının kayıp olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | لكن الزعيم عرف أن أبنته مفقودة. |
Evet, Dirk diğer gardiyanların yolda olduğunu biliyormuş ve bunun kaçmak için son şansı olduğunu da biliyormuş. | Open Subtitles | (ديرك) عرف أن المزيد من الحراس كانوا قادمين... وقد علم أيضاً أن هذه كانت آخر فرصة له للهروب. |
Bu sırada muhafızların da enjeksiyon uygulamasına tabi olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | عندما علم أن الحُراس يتم حقنهم |
Bilgisayarının ulaşılabilir olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | علم أن كمبيوتره قد تم اختراقه |