ويكيبيديا

    "olduğunu fark ettim" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أدركت أن
        
    • اكتشفت أن
        
    • لاحظت ان
        
    • لاحظت بأن
        
    • لاحظت وجود
        
    • أدركتُ أنّ
        
    • ادركت ان
        
    • وأدركت أن
        
    • لاحظت أن
        
    • ولاحظت أن
        
    • لاحظت أنّ
        
    • لقد لاحظت
        
    • لاحظت أنك
        
    • جعلني أدرك
        
    • أدركت أنه
        
    Sonra, fingirdemesi için yaklaşık 1 milyon sebep olduğunu fark ettim. Open Subtitles لذا أدركت أن هناك ملايين من الأشياء تسعى إليها هذه المرأة
    Ama bir süre sonra takdim mektubunun sahte olduğunu fark ettim. Open Subtitles ولكن بعد مدة قصيرة , اكتشفت أن مقدمة الرسالة كانت مزيفة
    Gazetede personellerle ilgili bir takım sorunlar olduğunu fark ettim. Open Subtitles لقد لاحظت ان هناك بعض المسائل المتعلقة بالموظفين في الصحيفة
    Sonra kavgayı gördüm. Yardım edecektim ama senin gayet başarıIı olduğunu fark ettim. Open Subtitles ثم رأيت مناوشاتك ,كنت سأمد يدي ولكني لاحظت بأن لديك بعض منها إضافياً
    Resim yaptığı zaman teninde bir kızarma olduğunu fark ettim ben Open Subtitles رغم أنني لاحظت وجود بعض توهج الأشراق في بشرتها عندما كانت في المرسم
    Eve döndüğümde bu bakış açısının hepimizde var olduğunu fark ettim. TED عندما عدتُ للمنزل، أدركتُ أنّ فهمنا للأشياء هوَ شيءٌ متأصّل، ويمكنُ للجميعِ أن يملكه
    Bir gece öylesine sızmıştı ki, ahır kapısının kilitli olmadığını ve kelepçelerimin açık olduğunu fark ettim, böylece kaçabildim. Open Subtitles في احدى الليالي كان مغميا عليه من الشرب و عندها ادركت ان باب الحظيرة مفتوح و اصفادي كانت محلولة
    Ve sonra sinema salonunda otururken yanımdaki koltuğun boş olduğunu fark ettim. Open Subtitles ثم كنا جالسين في المسرح، وأدركت أن المقعد المجاور لي كان فارغا.
    Birine sormayı istiyordum. Buranın bir balıkçı köyü olduğunu fark ettim. Open Subtitles كنت أنوي أن أسأل أحدما لقد لاحظت أن تلك قرية للصيد
    Sonra oturma odasındaki tüm saatlerin yanlış olduğunu fark ettim. Open Subtitles ولاحظت أن كل الساعات في غرفة الجلوس كانت كلها خاطئة
    Teste sokana kadar emin olamayız ama kanın portakal rengi tonunda olduğunu fark ettim. Open Subtitles لا يمكن أن نتأكد حتى تظهر تحاليل المختبر، لكني لاحظت أنّ للدم مسحة برتقالية،
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف
    O gün bulutlara dalıp gittiğimde gerçeğin kuşkulu bir konu olduğunu fark ettim, annemin aşina olduğu çevreye uyarlanabilen. Open Subtitles عندما حدّقت في الغيوم ذلك اليوم أدركت أن الحقيقة موضع شك أنني أستطيع أن أضع أمي ضمن محيط مألوف
    Sizi yakaladığıma gerçekten çok sevindim çünkü... birkaç sorum daha olduğunu fark ettim. Open Subtitles أنا سعيدة للغاية أنني وجدتكِ لانني أدركت أن لديِ المزيد من الاسئلة لكِ
    Şans eseri, bir gösteride eşcinsel insanlarla çalışma fırsatım oldu ve kısa bir süre sonra çoğunun tanıştığım en nazik, en az yargılayıcı insanlar olduğunu fark ettim. TED وقد صادف، أن أتيحت لي الفرصة للعمل مع ممثلين مثليين في عرض هناك، وبعدها بقليل اكتشفت أن بعضا منهم كانوا من ألطف، وأقل الناس حكما على الآخرين.
    Sizin için bir telgraf yok. Ama bir postacı kadında sizin için bir mektup olduğunu fark ettim. Open Subtitles لا اعرف كيف حدث الامر لكنى لاحظت ان غرفة البريد كان بها هذا الخطاب لك
    Bunun çok aptalca olduğunu fark ettim. Düşünmeden hareket ettim. Open Subtitles .لاحظت بأن هذا أمر غبي للقيام به .لم أكن أفكر
    Ancak birden holün zemininde biraz kan olduğunu fark ettim. Open Subtitles حتى لاحظت وجود بعض الدماء على ارضية الممر
    Rutin bir kontrol sırasında hastanın bunalımda olduğunu fark ettim. Open Subtitles ،أثناء المتابعة الدوريّة أدركتُ أنّ المريض كان مكتئباً
    Ancak, kalbimin derinliklerinde köyümün ötesinde bölgemin daha fazla değişime ihtiyacı olduğunu fark ettim. TED لكن في مكان ما في قلبي ادركت ان منطقتي خارج قريتي تحتاج تغييرا فرصة اكبر
    Kitabıma koyduğum yüzlerce bilimsel referansı taramaya başladım ve cevabın odanın içinde, yanımda olduğunu fark ettim. TED وبدأت في البحث في آلاف المراجع العلمية التي وضعتها بكتابي وأدركت أن الإجابة كانت ماثلة أمامي.
    Bu çizginin, köydeki tek kare şekilli yapının üstünde olduğunu fark ettim. TED حسنا ، لاحظت أن الخط يوجد حول مكان المبنى الوحيد في ساحة القرية.
    Koridorun sonunda depo olarak kullandığın boş bir oda olduğunu fark ettim. Open Subtitles ولاحظت أن لك مكتب فارغ جنوب المنطقة تستعمله للتخزين
    Yatak odanızdaki tavan penceresinin kırık olduğunu fark ettim. Open Subtitles لاحظت أنّ السقيفة في غرفة نومكم مكسورة
    Ben de departmanında bir şeylerin yanlış olduğunu fark ettim. Open Subtitles ولقد لاحظت أنك قد حصلت على شيء خاطئ مع إدارتك.
    Ancak o kadar kadın ortaya çıktı ki yaptığımın bir anlamı olduğunu fark ettim. TED لكن كثير من النساء أدلوا بشهاداتهن، وهذا جعلني أدرك أن ما فعلته يعني شيئاً.
    Hatta sırf benim fonumun değil, tüm fonların aynı olduğunu fark ettim. TED ثم أدركت أنه لم يكن فقط صندوقي، كانت كلها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد