Ruh ikizim olduğunu söylemedim ki. | Open Subtitles | . أنا لم أقل أنها لم تكن خليلتي |
Sizin de sesinizi duymak güzel. Güzel olduğunu söylemedim, Elizabeth. | Open Subtitles | جيد أن أستمع لصوتك أيضا أنا لم أقل أن هذا جيد يا إليزابيث |
Kolay olduğunu söylemedim ama yapılabilir. | Open Subtitles | لم أقل أنه سيكون سهل ولكن يمكن القيام به |
Ben olduğunu söyledim. Hiç Doktor olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | لقد قلتُ أنّه أنا، ولم أقل أنّه الدكتور |
Aptal olmak, bir hiç olmaktan iyidir. Hiç olduğunu söylemedim ki. | Open Subtitles | ـ وجود هزة أفضل من لاشىء ـ لم أقل أنك كنت لا شىء |
İyi bir fikir olduğunu söylemedim, sadece "yaptım işte" dedim. | Open Subtitles | لم اقل انها فكرة جيدة لقد تهاويت |
- Çirkin olduğunu söylemedim. Orijinal değil dedim. | Open Subtitles | لم أقل إنها سيئة قلت بأنها ليست أصلية |
E.D.T.A'nın tedavi olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | انا لم اقل ان الأى.دى.تى.ايه.علاج |
- Önemsiz olduğunu söylemedim. - Suç hayatını seviyor musun? | Open Subtitles | لم اقل انه ليس مهما هل تحبى حياة المجرمين |
Kim olduğunu söylemedim ama. Eğer bu konuda konuşurlarsa sen de bil istedim. | Open Subtitles | لم أخبرهم عن هويته، أردت فقط أن أعلمك في حالة أن تم فتح الموضوع |
Sen olduğunu söylemedim ki. | Open Subtitles | ماذا ؟ لم اقل أنه أنت أبداً |
Evet, ama size onun bir çeşit hayvan olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | نعم , لكني لم أقل انه نوع من الحيوانات |
Gerçek ilerleme. Pekala. Aşırı pişmiş olduğunu söylemedim... | Open Subtitles | حسناً, لم أقل انها كانت مطهية أكثر من اللازم قلت بأنها لزجة |
Bunun benim fikrim olduğunu söylemedim. Bu Bouglione'in fikri. Israr ediyor. | Open Subtitles | أنا لم أقل هذا من تلقاء نفسي ولكن (بوليوني) يُصْرّ على ذلك |
Sanık olduğunu söylemedim zaten sadece onu kullanışınızın gülünçlüğü- | Open Subtitles | لم أقل أنها ضمن المحاكمة... قلتُ بأنكم استغلّيتم حضورها بسخرية... |
Fakir olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | لم أقل أنها وقحه |
Oh hayır, Sör Ensor'un şahsen orda olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | لا لا لم أقل أن السيد "إينسور" كان هناك شخصياً |
Ama ben bunun Bay Wu Ling'in pasaportu olduğunu söylemedim, dostum. | Open Subtitles | لكنني لم أقل أنه جواز سفر السيد ! وو لينغ" يا صديقي" |
Senin olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | لم أقل أنّه أنت |
Öyle olduğunu söylemedim. Zaten bir kaç dakika içinde onu öldüreceksin. | Open Subtitles | لم أقل أنك كنتَ تفعل هذا الأمر هو أنك يجب أن تقتلها في دقيقة واحدة |
- Önemsiz olduğunu söylemedim. | Open Subtitles | - انا لم اقل انها ليست بنفس الاهمية |
Hayır, öyle olduğunu söylemedim ama saldırgan bir hamle. | Open Subtitles | لا، أنا لم أقل أنكِ كذلك، لكنها حركة عدوانية. |