Onun Steadman'ın kanı olduğunu söylememe gerek yok, değil mi? | Open Subtitles | لا أحتاج لإخبارك أنه كان دم (ستيدمان) أليس كذلك؟ |
Onun Steadman'ın kanı olduğunu söylememe gerek yok, değil mi? | Open Subtitles | لا أحتاج لإخبارك أنه كان دم (ستيدمان) أليس كذلك؟ |
Owen, karantina altında olduğunu söylememe gerek yok sanırım. | Open Subtitles | أوين ، لا حاجة لأخبرك أنك قيد الحجر الصحي |
Başınızın biraz belada olduğunu söylememe gerek yok, Bay Chalobah. | Open Subtitles | لا داعي لأخبرك أنك في ورطة كبيرة يا سيد (شالوبا) |
Bölümün açık olmasının benim için ne kadar önemli olduğunu söylememe lüzum yok. | Open Subtitles | لا داعي أن أخبرك عن أهمية عدم توقف عمل قسم "الهامشية." |
- Bu iddianın ne kadar ciddi olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | ليس ضرورياً أخبرك عن خطورة هذا الإدعاء - لا سيدي ليس عليكَ - |
Sanırım Başbakanın ne kadar sinirli olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك داع لأن أخبرك بمدى إنزعاج رئيس الوزراء |
- Bu iddianın ne kadar ciddi olduğunu söylememe gerek yok. - Yok efendim. | Open Subtitles | ليس ضرورياً أخبرك عن خطورة هذا الإدعاء - لا سيدي ليس عليكَ - |
Sana paranın ne için olduğunu söylememe izin vermedin. | Open Subtitles | إنّ لم تسمح لي بأن أخبرك عن غرضِ المال. |
insansı bir form oluşunun olağanüstü olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن أخبرك بأن التشابه العميق مع البشر لهو أمر غير عادي |
Bunu, halktan gizlemeyi tercih eden bir dünya insan olduğunu söylememe hiç gerek yok. | Open Subtitles | ولست بحاجة لأن أخبرك بأن هناك عالم بأسره من أناسٍ يفضّلون عدم كشف ذلك على الملأ. |