Arkadaşınız olduklarını biliyorum ama şu anda üçüncü şahıstan daha fazlası değiller. | Open Subtitles | أعلم أنهم أصدقاؤك, ولكن في الوقت الحالي، هم ليسوا سوا طرف ثالث. |
Hiç çocuk olmadım. Ekosistem açısından önemli olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | لم يكن عندى أطفال أعلم أنهم جزءا مهم من النظام البيئى |
Göremiyorum ama orada olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤيتهم لكنني أعرف أنهم موجودون تحت |
Okulda olsaydım bu teorilere gülerdim, ama şimdi onların en az senin ve benim kadar gerçek olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | لو كان هذا بعد تخرجي من الجامعة.. كنت سأضحك كثيرا أما الآن أعرف أنهم حقيقة مثلي و مثلك |
Okulda olsaydım bu teorilere gülerdim, ama şimdi onların en az senin ve benim kadar gerçek olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | ربما بعدما تخرجت من الجامعه كنت قد اسخر من هذه القصص,لكن الان... . اعرف انهم حقيقين مثلى ومثلك |
Bakın, soruşturmanız için önemli olduklarını biliyorum ama en fazla birkaç dakika görüşmenize müsaade edebilirim. | Open Subtitles | اعلم بأن هذا الأمر مهم من أجل التحقيق لكن لا استطيع منحكما سوى بضعة دقائق |
Onları almalıyım. Yukarı çıkmasına izin verme... çünkü masanın gözünde olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | كل أورارقي و أشيائي يجب أن آخذها كلها امنعه من الصعود إلى هنا ,أعرف أنها في المكتب |
Senin arkadaşların olduklarını biliyorum ama Crenshaw'dan gittiğinde kaçmaya çalıştığın şey tam da buydu baş belası, zihni dağıtan gırgırlar. | Open Subtitles | أعلم انهم اهلك ، لكن عندما تركت كرينشاو هذا هو الشيء الذي كنت تريد الهروب من المشاكل ، الإلهاءات |
Kim olduklarını bilmiyorum ama her yerde olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | ،لا أعلم من هم .لكني أعلم بأنهم في كل مكان |
- Mutlu olduklarını sanıyordum. - Mutluydular. Mutlu olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | ظننت بأنهما كانا سعداء لقد كانوا , أعرف بأنهم كانوا |
Keyifsiz bir arkadaş grubu olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّهم مجموعة الناسِ مكتئبه جداٌ. |
Açık adres vermiyorlar, ama beyaz sarayı olan küçük bir alışveriş merkezinde olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | لم يبوحوا بعنوانهم الدقيق، لكن أعلم أنهم في مركز تجاري صغير والمتجر على شكل قلعة بيضاء. |
- Kötü olduklarını biliyorum. Onlarla savaşamazsın. Kapıyı aç! | Open Subtitles | أعلم أنهم سيئون و أنت لا تستطيع محاربتهم هكذا افتحي الباب مجرد أن يرانا سيأتي معنا |
Genellikle vahşi olduklarını biliyorum ama bir amaçları var gibi görünüyor. | Open Subtitles | أعلم أنهم عنيفين للغاية، ولكن يبدو أن لديهم سبب |
Sonra, güzel olduklarını biliyorum ama kelebeklerden korkuyorum. | Open Subtitles | وأيضًا، أعلم أنهم جميلات ولكني أخاف من الفراشات |
Sadece... Carson'a çok düşkün olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | ...المسألة فقط أعلم أنهم كانوا يحبون كارسين جدا |
Telsiz sükûtta olduklarını biliyorum ama onlara ulaşmak zorundasın. | Open Subtitles | أعرف أنهم منعوا الإتصالات، لكن لا بد من إرسال أحد إلى هناك. |
Telsiz sükûtta olduklarını biliyorum ama onlara ulaşmak zorundasın. | Open Subtitles | أعرف أنهم منعوا الاتصالات، لكن لا بد من إرسال أحد إلى هناك. |
Oğlun gibi olduklarını biliyorum ama ben senin öz kızınım. Abartma. | Open Subtitles | أعرف أنهم مثل أبناء لك ولكنى إبنتك الحقيقيه |
Peşimde olduklarını biliyorum. Yardım etmelisin. | Open Subtitles | انا اعرف انهم يسعون خلفى يجب ان تساعدنى |
Ama ajanlarımı öldürenlerin senin adamların olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | لكن اعلم بأن رجالك من قام بقتل عملائي |
Kişisel olduklarını biliyorum ama onları sakince dinlerdi ve o mektupları ona yazdığını düşünürdü. | Open Subtitles | أعني أعرف أنها شخصية لكن كنت أقرأها له وأجد تلك النظرة على وجهه أقسم لك أظنه تخيل أنك كنت تكتبين له |
Hâlâ kasabada olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انهم ما زالوا في المدينة |
Hayır, elbette sorabilirsiniz açıkçası, keşke hastane daha önce birini gönderseydi meşgul olduklarını biliyorum | Open Subtitles | كلاّ، أنا لا أمانع أي سؤال بتاتاً بصراحة كنت أتمنى أن ترسل المستشفى أحداً ما في أقرب وقت أعلم بأنهم مشغولون لكن ... |
Gözlerinizi açık tutun. Burada olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | ابقوا عيونكم مفتوحة أعرف بأنهم هنا |
Belli olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّهم كذلك. الجو باردٌ إلى حدٍّ ما هنا |
Aiden ve kuzeninin çok yakın olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنهما كانا مقربان من بعضهم آيدن وإبنة خالته |