Haklı olmandan korkuyorum. Ama gidersem, nasıl geri dönerim? | Open Subtitles | لست قلقاً من كونك محقاً لكن إن ذهبت، فكيف أعود؟ |
Haklı olmandan korkuyorum. Ama gidersem, nasıl geri dönerim? | Open Subtitles | لست قلقاً من كونك محقاً لكن إن ذهبت، فكيف أعود؟ |
Tom, burada olmandan ne kadar mutluyum anlatamam. | Open Subtitles | توم ليس بوسعي اخبارك كم انا سعيد لوجودك هنا |
Senin yanımda olmandan ne kadar hoşlandığımı biliyorsun. | Open Subtitles | اليك الامر تعرف اني فعلاً استمتعت بوجودك |
Ben de polis olmandan bıkmıştım. | Open Subtitles | وأنا كنتُ متعبة من كونكِ ضابطة بالشرطة. |
Dinle, burada olmandan dolayı çok mutluyum. | Open Subtitles | اسمع كل ما أردت قوله بأنني سعيدة لكونك هنا |
Şanslı olmandan bahsetmiyorum bile. Tüm bu odaya sahipsin. | Open Subtitles | بغض النظر عن كونك محظوظ كل هذه الغرفة لك وحدك |
Şanslı olmandan bahsetmiyorum bile. Tüm bu odaya sahipsin. | Open Subtitles | بغض النظر عن كونك محظوظ كل هذه الغرفة لك وحدك |
-Neyse, buna berbat bir atışçı olmandan daha çok saygı duyarım. | Open Subtitles | حسناً ، يمكنني احترآم ذلك اكثر من كونك مصوب سئ. |
Yaptım çünkü, benim bir parçam olmandan nefret ediyordum... asla iyi biri olamayacaktım. | Open Subtitles | فعلتها لأنني كرهت كونك جزء مني أنني لن أكون جيدة أبداً |
Yani, eğer ben onun ailesi olsaydım, senin siyah olmandan senden daha fazla endişe ederdim. | Open Subtitles | أقصد,لو كنت مكان والديها,سأكون أكثر قلقاً من تصرفاتك أكثر من كونك أسود الشرة |
Bak Rachel, mutlu olmandan hepimiz memnunuz ama gerçek olmama ihtimali olan bir ilişki yüzünden Glee kulübünde gösterdiğimiz bütün çabaların boşa gitmesine izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | انظري، ريتشيل ، نحن جميعا سعداء كونك سعيدة ، ولكننا عملنا بجد بنادي غلي |
- Joe. Senin onun yanında olmandan ne kadar memnun olduğumu bilemezsin. | Open Subtitles | انت لا تعرف كم انا سعيد لوجودك جو |
Burada olmandan ne kadar mutlu olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أردتُ أن أقول لك ...كم أنا ممتنّةٌ حقاً لوجودك |
Ayrıca burada olmandan pek mutlu değil. | Open Subtitles | كما أنّه ليس متحمّسا لوجودك هنا |
Saat 20:45 de evde olmandan yola çıkarak, kadını yatağa atamadığını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك بوجودك هنا في الساعة 8: 45 أنك لم تنم معها |
Bak, eminim Bo, hayatında olmandan memnundur, ama biliyorsun, yani, otuz yıldır, onu bulmak için hiç bir şey yapmadın. | Open Subtitles | اسمع انا متأكدة ان بو سعيده بوجودك بحياتها لكنك علمت بشأنها منذ حوالي، ماذا، ثلاثون سنة و لم تعملِ شيئا لــ أيجادها |
Nicholas Boyle, senin onu öldürmüş olmandan daha önemli senin için. | Open Subtitles | نيكولاس بويل) يمثّل لك أهمية أكبر) من مجرد كونكِ بقرت بطنه |
Biraz senden ve ortamdaki en güzel kadın olmandan bahsedelim. | Open Subtitles | وعن كونكِ أجمل إمرأة في المكان |
Biliyor musun burada olmandan minnet duyuyorum ama gelmek zorunda değildin. | Open Subtitles | أتعلمين، إنّي ممتن لكونك معي، لكنّك لم تُضطرّي للمجيء. |
Kulüpte olmandan dolayı kim daha heyecanlı bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف من أكثر حماسا لوجودكِ في المنزل |
Bak burada olmandan memnunum. Gerçekten özelliklede ilk bir kaç gün. | Open Subtitles | انظر يسعدني تواجدك هنا وخاصة في اول بضعة ايام |
Bu adamlar ahmaktır. Ama biliyorum ki senin etrafta olmandan mutlular. | Open Subtitles | اولئك الرجال حمقى، ولكنني أعرف أنهم سعداء بوجودكِ في الأنحاء |
Aramızda olmandan gurur duyuyoruz. Bize kim olduğunu gösterdiğin için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | ونحن شاكرين لك لأنك أظهرتي لنا من تكوني. |
Sana çok yakışıyor çünkü. Burada olmandan çok memnunuz. | Open Subtitles | لأنكِ تتلائمين مع المكان لقد استمتعنا بتواجدكِ معنا |
Burada olmandan memnunuz. | Open Subtitles | نحن مسرورون بإستضافتك هنا عزيزتي |