Ortada mantıklı olmayan şeyler dönüyor ve bir tek ben görebiliyorum bunu! | Open Subtitles | أشياء غير منطقية تستمر في الحدوث ويبدو أنني الشخص الوحيد الذي يراها |
İnsanlara aşı yaptığımızda, vücutlarına doğal olmayan şeyler enjekte ediyoruz, çünkü yararın, riske üstün geldiğini düşünüyoruz. | TED | عندما تحقن البشر باللقاح فأنت تقوم بحقن أشياء غير طبيعية في أجسادهم بسبب اعتقادنا ان الفوائد تفوق المخاطر |
Çoğu insan böyle diyordu Doğru olmayan şeyler yaptım ama bu tip konuşmalara inanmıyorum. | Open Subtitles | والكثيرين قالوا اننى أفعل أشياء لا يجب أن أفعلها أنا لا أصدق كلام مثل هذا |
Bazen sevdiklerimizi korumak için, ...doğru olmayan şeyler söylememiz gerekebilir. | Open Subtitles | أحيانا علينا قول أشياء ليست حقيقية لحماية الأشخاص الذين نحبهم |
Belki de bunu şu andaki işimizle hiçbir alakası olmayan şeyler listesine eklemeliyiz. | Open Subtitles | و ربما كان علينا أن نضيف هذا إلى قائمة الأشياء التي لا علاقة لها بالمهمة التى أمامنا |
Çok kötü. Aslında orada olmayan şeyler görmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | الأمر سيء, تبدأين برؤية أمور غير موجودة فعلا |
Sos veya cips olabilir. Ambalajı olmayan şeyler yani. | Open Subtitles | لو تبقى شيء ، لأقول ، صلصة أو رقائق بطاطس ، شيء غير مٌغلف |
Bazen babalar da çok akıllıca olmayan şeyler yapabiliyorlar. | Open Subtitles | اشياء ليست جيدة واحيانا البابا يفعل اشياء ليست جيدة |
Önemli olmayan şeyler hakkında artık endişelenmek istemiyorum. | Open Subtitles | و لا أريد أن أقضي المزيد من الوقت في القلق حيال أمور ليست مهمة |
Çocuklar hayaletlere özenir, şeytan taklidi yapar televizyonda çocuklara uygun olmayan şeyler gösterilir. | Open Subtitles | الأطفال يقدّسون الأشباح، يتظاهرون أنهم شياطين ويعرض التلفاز أشياء غير مناسبة البتة للمشاهدين الصغار |
olmayan şeyler gösterirler sana. | Open Subtitles | إنهم يجعلونك ترى أشياء غير موجودة فى الواقع |
İnsanlar garip rüyalar görüyor, olmayan şeyler görüyorlar. | Open Subtitles | الناس يحلمون أحلاما غريبة و يرون أشياء غير موجودة |
Sürekli küfür eden hır çıkaran ve olmayan şeyler gören biri. | Open Subtitles | "شخص يستعمل كلمات اللعنة" "ويركل الممرضات ويرى أشياء لا وجود لها" |
Eğer bende o kadar morfin alsaydım ben de olmayan şeyler görürdüm. | Open Subtitles | وإن تجرّعت كلّ ذلك المورفين، قد أرى أشياء لا وجود لها أنا أيضاً. |
Çocukluğum hakkında bilmesi mümkün olmayan şeyler var. | Open Subtitles | وهناك اشياء عن طفولتي, أشياء لا يمكن أن يعرفها |
Wraithler, size olmayan şeyler gösterebilir. | Open Subtitles | الريث ممكِن أن يجعلك ترى أشياء ليست هناك. |
Sürekli benim olmayan şeyler gördüğümü söylüyorlar. | Open Subtitles | انهم ظلوا يقولون اننى تتهيأ لى أشياء ليست موجودة فى الواقع |
Madem ihtiyacınız olmayan şeyler için paranızı harcamaktan çekinmiyorsunuz bir de ihtiyacınız olmayan şeyleri ücretsiz vermeyi deneyin. | Open Subtitles | أن تنوين صرف مالك على أشياء لاتحتاجينها لذا, لِم لا تحاولين إعطاء الأشياء التي لا تحتاجينها بالمجان |
Bazen insanlar doğru olmayan şeyler söylerler. | Open Subtitles | بعض الاحيان الناس تقول أمور غير صحيحة |
Tamamen alışık olmayan şeyler yaşadığımızı kabul etmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أعترف، لقد تمسك إلى شيء غير عادي للغاية. |
O mağaralara karşı o kadar saplantılı ki olmayan şeyler görüyor. | Open Subtitles | إنه مهووس جداً بتلك الكهوف إنه يتخيل اشياء ليست موجوده |
Diğer çocuklar. Seninle alakası olmayan şeyler var. | Open Subtitles | ثمّة رجال آخرون أمور ليست وثيقة الصلة بك |
Onun için gerçekçi olan ve olmayan şeyler. | Open Subtitles | وأخبرها بما يناسبها وما لا يناسبها |
Ne kadar aksini söylemek istesem de bizim kontrolümüzde olmayan şeyler vardır. | Open Subtitles | يوجد أشياء خارج نطاق تحكمنا، وكم كنت أريد أن أخبركم بعكس هذا. |
Doğru olmayan şeyler. | Open Subtitles | الأشياء التي قد لا تكون صحيحة |
Hayır. hayır, istemiyorum, ...ama benim elimde olmayan şeyler. | Open Subtitles | لا، لم أرد حقّاً لكن بعض الأشياء ليست بيدي على كلِّ حال |
Hayatta bazen hoş olmayan şeyler yaparız Doktor Crane. | Open Subtitles | دكتور كرين في بعض الأحيان في الحياة يجب أن تقوم بأمور غير مرضيه |