Rahatlamak için esrar içmeni, ama omuzlarına masaj yapmama izin vermemeni anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم لماذا تدخن الحشيش حتى تسترخي ولا تدعني افرك لك كتفيك |
Ayrıca beni omuzlarına koyardın ve böylece Noel ağacındaki yıldıza dokunabilirdim. | Open Subtitles | لكن أتذكر وأتذكر عندما كنت صغيرة إعتدت أن تحملني على أكتافك |
Her sabah omuzlarına bir battaniye dolardı. | Open Subtitles | كان دائما لديه غطاء يربطه حول كتفيه مثل العباءة. |
Başlarının üstüne, arkalarına, omuzlarına aldıkları eşyalarını taşıyorlardı. | Open Subtitles | حاملين معهم ما استطاعوا من ممتلكاتهم فوق رؤوسهم أو ظهورهم أو أكتافهم |
Küçük Tim'i omuzlarına aldığında ne kadar hızlı yürüdüklerini bilirim halbuki... | Open Subtitles | لقد عرفت عنه المشي مع تيم الصغير على كتفه سريعا ً جدا في الواقع |
Tanrım, Meg'in şu koca omuzlarına ve incecik askılarına baksana! | Open Subtitles | يا إلهي .. انظر إلى كتفي ميج البدينة في أشرطة المعكرونة تلك |
Sıcaklık kollarından omuzlarına, oradan boynuna doğru yayılıyor. | Open Subtitles | الدفئ ينتشر خلال ذراعاك إلى كتفيك ورقبتك |
Kif, moruk, daha iyi görebilmek için omuzlarına çıkabilir miyim? | Open Subtitles | كيف , ايها الفتي , اتمانع ان اجلس فوق كتفيك لرؤية اوضح؟ |
Biraz daha eğil ki, omuzlarına çıkabileyim. | Open Subtitles | عليك أن تنخفض قليلا حتى يمكنني الصعود على كتفيك |
...ve onunla küçükler liginde o topu yakalamıştım sen de beni omuzlarına almıştın hani. | Open Subtitles | وأنا أمسكت بتلك الكرة الطائرة في إحدى البطولات وأنت حملتني فوق أكتافك.. |
Bu yüzden, zamanı geldiğinde omuzlarına çıkabilir ya da gerekirse ölü cesedinin üzerinde durabilirim. | Open Subtitles | لذا عندما يحين الوقت أستطيع ان اقف على أكتافك أو جثتك إذا لزم الأمر |
Göğsüne yeşil bir ejderha ve omuzlarına da kelebekler. | Open Subtitles | تنين أخضر على صدره و فراشة على كتفيه |
Onun omuzlarına böyle bir sorumluluk yüklemek, bir oğlandan erkeklik beklemektir! - Aristotle, boşa laf harcıyoruz. | Open Subtitles | -لم تريد وضع المسؤلية على كتفيه وهو مازال صغير السن |
Herkes beni kutlayıp, omuzlarına aldı. | Open Subtitles | الجميع رفعوني على أكتافهم و حملوني حول المشجعين |
Zor şeyi yapma vakti geldiğinde ve onu ait olduğu yer olan ormana göndermek için ve kuşlar nazik olduğu için omuzlarına konması için, | Open Subtitles | وعندما أتى الوقت ليقوم بالفعل الصعب وإرساله إلى الغابة من حين ينتمي و الطيور بإمكانها أن تحط على كتفه ,لإنه كان لطيفا |
Seçmenler çok ağır bir yükü benim omuzlarımdan alıp senin omuzlarına yükledi. | Open Subtitles | تعلم، رفع الناخبين عبء من على كتفي وضعوه على كتفك |
İnsanlara birşey anlatmak için omuzlarına dokunmak... artık yetmiyor. | Open Subtitles | لو أنك تريد الناس أن يستمعوا 000 لم تعد تستطيع 000 أن تنقر فوق اكتافهم حتى يسمعوك |
omuzlarına bakınca güçIü olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن أجزم من مظهر كتفيكِ أنكِ قوية. |
Ayakta durup, güzel görünüp, kılıçla omuzlarına dokunmayı mı? | Open Subtitles | أن تقف باستقامة وأن تبدو جميلة وتضع سيفاً على كتف بعض الناس؟ |
Gerçek anlamda geleceğe görebilmemiz geçmişin omuzlarına çıkmamızla mümkündür. | Open Subtitles | محمولة على عاتق الماضي بذلك يمكننا بالفعل النظر إلى المستقبل |
Kızıl Dragon damgalı kızı bulmak için bütün kadınların omuzlarına bakmışlardı. | Open Subtitles | وبحثوا عن علامة التنين الاحمر على الاكتاف |
- Her neyse, omuzlarına tamamen inanıyorum | Open Subtitles | لدي الثقة الكاملة في اكتافكم |
Onun gibi bir gencin omuzlarına yüklenen büyük bir sorumluluk. | Open Subtitles | إنَّها مسؤولية كبيرة على أكتافه اليافعة. |
Üşüyorsa, omuzlarına bir şal at. | Open Subtitles | لو أنها تشعر بالبرد قم بوضع الشال حول أكتافها |