Kalenin hazineyle dolu olduğunu söylerdi, kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | كان واثقاً من أن القصر مليء بالكنوز لكن لم يصدقه أحد |
Kalenin hazineyle dolu olduğunu söylerdi, kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | لقد كان متاكد ان القلعة مملوئ بالكنوز لكن لم يصدقه احد |
Hakim ve jüri ona inanmadı. | Open Subtitles | القاضى لم يصدقه وايضاً هيئه المحلفين |
O... şey, Kehanet yeteneği var ama kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | كانت لديها موهبة النبؤة ولكن لم يصدقها احد |
Kimse ona inanmadı ama o haklıydı. | Open Subtitles | لم يصدقها احد ولكنها كانت على صواب ؟ |
- ona inanmadı. | Open Subtitles | -هو لم يصدقها |
Masum olduğunu söylüyordu ama kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | كان بريئا وطاهراً لكن لم يصدقه أحد |
Şimdi, hiç kimse ona inanmadı. | TED | ولكن أحداً لم يصدقه |
Dünyanın bütün okyanuslarının altında deniz tabanına yüzlerce metre yayılan, uçsuz bucaksız, derin ve canlı mikrobiyal bir biyosfer olduğuna inanıyordu, ki bu müthiş, ama sorun şu ki kimse ona inanmadı ve kimsenin ona inanmamış olmasının nedeni okyanus sedimentlerinin Dünya'daki belki de en sıkıcı yer olmasıydı. | TED | كان يعتقد بوجود محيط حيوي ميكروبي حي وشاسع وعميق أسفل كل محيطات العالم، ويمتد لمئات الأمتار في قاع البحر، وهذا رائع، لكن المشكلة الوحيدة أنه لم يصدقه أحد، وسبب ذلك هو أن رواسب المحيطات قد تكون أكثر الأماكن مللًا على وجه الأرض. |
Ve hiçkimse ona inanmadı. | Open Subtitles | وأنت كل الناس لم يصدقه. |
Kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | لم يصدقه احد في حينها |
Daniel bir cinayete tanık olduğunu iddia etti ama kanıt olmadığı için hiç kimse ona inanmadı ama şimdi elimizde Daniel'in gördüklerini gerçek olduğuna dair kanıtlar var. | Open Subtitles | ولكن أحداً لم يصدقه لعدم وجود أية ادلة على وقوع جريمة، ولكن الآن لدينا دلائل قوية على أن ما رآه (دانيال) كان حقيقة. |
- Kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | لم يصدقه أحد. |