Tabii ki planın bu ülkeye onarılamaz bir zarar vermek değilse. | Open Subtitles | أعني، إلا لو كنتِ تخططين أن تقومي بضرر لا يمكن إصلاحه للبلد |
Çünkü onarılamaz çelişkilerin yaratacağı karmaşa beynine zarar verir. | Open Subtitles | سوف يتسبب بصراع لا يمكن إصلاحه وارتباك قد يسبب إنفجار للمخ. |
Sadece dünyanın yanmasını istiyorlar ve onarılamaz zararlar veriyorlar. | Open Subtitles | فقط يريدون أن يروا العالم يحترق, و يحتمل أنّهم يقومون بضرر لا يمكن إصلاحه. |
Bazı şeyler güler yüzle onarılamaz. | Open Subtitles | توجد بعض الاشياء التي ليس من الممكن اصلاحها بتغيير طباعك |
Sen bu markanın yüzüsün ve senin burda olmayışın onarılamaz bir zarara sebep olabilir. | Open Subtitles | انتي وجه الماركة, وغيابك قد يسبب اضرار لا يمكن اصلاحها |
"Ayrıcalıklar olmadığı sürece hiç bir şey onarılamaz değildir." | Open Subtitles | لا شيء لا يمكن إصلاحه عدى نية الاستسلام للوضع الراهن |
Pilgrim'in birden fazla öldürmeyi denemesi onarılamaz zaman bozulmasına neden olabilir. | Open Subtitles | فعدة محاولات من المهاجرة قد تحدث ضرراً زمنياً يتعذر إصلاحه |
Anladım.. Bu onarılamaz bir durum değil. | Open Subtitles | ...اجل ، حسناً ارى ان هذا الشئ يمكن إصلاحه |
Kalbini tekrar onarılamaz şekilde kıran adam için. | Open Subtitles | الذي فطر فؤادك بشكل لا يُمكن إصلاحه |
Asla onarılamaz. | Open Subtitles | -لا يوجد شئ لا يمكن إصلاحه -مبهر |
Hasar onarılamaz boyutta. | Open Subtitles | الضرر يتعذر إصلاحه |
- Ana köprü üstleri 1 saate kadar onarılamaz. | Open Subtitles | -المحرك الرئيسي لا يمكن إصلاحه في ساعة |
Ana köprü üstleri 1 saatten önce onarılamaz. | Open Subtitles | -المحرك الرئيسي لا يمكن إصلاحه في ساعة |
Ne yazık ki onarılamaz bir şey. | Open Subtitles | - للأسف هذا الأمر لا يمكن إصلاحه |
Hayır, bazı şeyler onarılamaz. | Open Subtitles | لا هناك بعض الامور التي لا يمكن اصلاحها |