Hastalarına verdiğin iyimserlik onları değil seni iyi hiss ettirir. | Open Subtitles | التفاؤل التي تعطينهُ لمرضاك انه ليجعلك انتي تشعرين افضل ليس هم. |
Bu düşünce tarzı onları değil bizi gerçek canavar yapar. | Open Subtitles | ذلك النوع من التفكير يجعلنا . الوحوش الحقيقين , ليس هم |
Buraya onları değil de, sizi çağırmış olmamın bir sebebi var. | Open Subtitles | لهذا دعوتك أنت إلي هنا و ليس هم |
Pasco... beni al, onları değil. | Open Subtitles | باسكو... نظرة، يأخذني، وليس لهم. |
Ne olursa olsun onları değil, kendimi düşündüm. | Open Subtitles | سوف أكون أنا وليس هم مهما كلف الأمر |
Seni buraya davet etmemin bir nedeni var, onları değil. | Open Subtitles | لهذا دعوتك أنت إلي هنا و ليس هم |
O beni hak ediyor, onları değil. | Open Subtitles | انا جدير به . ليس هم |
Ben buraya seni görmeye geldim, onları değil. | Open Subtitles | أنا هنا لأراك أنت ليس هم |
Ama Ariadne'nin beni görmesini istedim, onları değil. | Open Subtitles | و لكنني أُريد لـ(أريادني) أنْ تراني أنا و ليس هم |
Hayır sadece onları değil. | Open Subtitles | لا، ليس هم فقط |
onları değil, efendim. | Open Subtitles | ليس هم يا سيدى |
onları değil! | Open Subtitles | ليس هم! |
Bizi klonlamanın, onları değil. | Open Subtitles | لنا، وليس لهم. |
Çoğumuzu öldüren budur. Ama onları değil. | Open Subtitles | هذا ما يقتل معظمنا وليس هم |