Düşebilirim, ama ölmem, bunun için içimdeki gerçek ben ilerler ve onlar için hayatımdan vazgeçtiğim dostlarımla yaşamaya devam eder. | TED | فإنني قد أسقط ، لكنني لن أموت ، وماهو حقيقيٌ بداخلي سيبقى ويعيش مع رفاقي الذين ضحيت بحياتي من أجلهم. |
onlar için her daim sağlıklı ve güçlü kalmayı istediğini biliyorum. | Open Subtitles | إنّكِ تقلقين تُريدين أن تتأكّدي أن تكوني بصحّة جيّدة من أجلهم |
Şimdi bu durum onlar için hoş değil ama "işte ölçtüğümüz şeyler bunlar" diyebilecek özgüvene ve cesarete sahipler. | TED | الان تلك لم تكن وضعية سعيدة بالنسبة لهم لكن كان لديهم الثقة والشجاعة للقدوم نحوي والقول هذه هي تقديراتنا |
Ve onlar için bu sorunun zor bir soru olduğunu anladım. | TED | ووجدت أنه كان سؤالاً صعباً بالنسبة إليهم ليجيبوا عليه في الحقيقة. |
Buraya onlar için savaşmaya gelmedik! Eve gidiyoruz! İngilizler çok fazla. | Open Subtitles | لم نأتي هنا لنقاتل لأجلهم البيت ، إن الإنجليز كثيرون جدا |
Ticarete kazandırmak için olmasa da, en azından onlar için, daha iyisini yapın. | TED | علينا ان نحسن هذا .. على الاقل من اجلهم .. وليس من اجل الفرص الاستثمارية |
İnsanlar, Tanrı'nın onlar için bir planı olduğunu düşünmek isterler. | Open Subtitles | الناس تُحب أن تُصدق أن الرب لديه خطةً من أجلهم |
Sen, onlar için ölen herkes gibi satranç tahtasındaki bir taştan ibaretsin. | Open Subtitles | أنتِ مجرد قطعة في لوحة شطرنج مثل أي شخص قتلتيه من أجلهم |
Onları eve kapatmak çok fazlaydı. onlar için iyi değildi. | Open Subtitles | إنهم محبوسون تماماً في المنزل وهذا ليس جيداً من أجلهم |
Kralın İrlandalıları. Biz onlar için iki hafta çamurda beklemiştik. | Open Subtitles | انهم جنود الملِك , أنتظرنـا اسبوعان في الوحـّل من أجلهم |
Rahatlıkla erişebilecekler ve onlar için yaptığın her şey boşa gidecek. | Open Subtitles | وسينتشر في شوارعهم، وسيغدو كل ما فعلته من أجلهم بلا فائدة. |
onlar için çevresel kirlenme, yıkımlar sıralamasında en kötüsü olmayabilir. | TED | التلوث البيئي بالنسبة لهم قد لا يكون أسوأ انواع الخراب. |
Bu onlar için büyük bir başarıydı çünkü bu çalışma ertesi gün basındaydı, her gazetede, köşe yazısında ve dergide. | TED | كان هذا نجاح ساحق بالنسبة لهم لأن الصور عرضت في صحافة اليوم التالي في كل الجرائد, صحف الفضائح, وصحف التابلويد |
Biz onlar için öldük, onlar da bizim için! İşte bu. | Open Subtitles | .نحن أموات بالنسبة لهم وهم أموات بالنسبة لنا هذه هى النهاية |
onlar için artık söz konusu para değil, artık değil. | Open Subtitles | لا يتعلق الأمر بالأموال بالنسبة إليهم لم يعد الأمر كذلك |
Her şirkette kuşkucuların olduğu aşikar. Neden bu onlar için uygun değildir? | TED | وبشكل واضح، لدى كل شركة متشككيها حول لِمَ لن تعمل هذه الطريقة بالنسبة إليهم |
Ama onlar için yapamayacağın bir şey olmadığını da biliyorlar. | Open Subtitles | ولكنهم يعرفون انك لن تتوانى عن فعل اي شيء لأجلهم |
onlar için yapabileceğimin hepsi bu sanıyorum. | Open Subtitles | اعتقد ان هذا كل ما يمكننا القيام به من اجلهم |
Artık onlar için en iyi olanı düşünmem lazım, Gin. | Open Subtitles | يجب أنْ أفكّر فيما هو أفضل بالنسبة لهما يا جين. |
onlar için işler yolunda değildi, para kaybettiler. | TED | لم تكن الأمور تعمل لصالحهم ، فخسروا الأموال. |
Enerjinin fiyatı da onlar için çok önemli. | TED | كذلك، تكلفة الطاقة مهمة للغاية بالنسبه لهم. |
Kadınlar orada tek başına. onlar için yapabileceğim her şeyi yaptım. Kendilerini koruyabilirler. | Open Subtitles | النساء لوحدهن الان لقد فعلت لهن ما استطيع يستطعن الاعتماد على انفسهن الان |
onlar için cangılın tarafsız olduğunu fark etmek çok zordu. | Open Subtitles | كان من الصعب عليهم أن يدركوا أن الأدغال كانت محايده |
Önce onlar için birini öldürüyor, sonra da iş için cinayeti çözmesi bekleniyor. | Open Subtitles | , إنه يقتل شخصاً ما لحسابهم ثمّ يتمّ تعيينه هو للتحقيق في الجريمة |
onlar için talihsizlik ki, sadece 6 kişi öldü, kanunun çıkması için yeterli değildi. | Open Subtitles | ,لسوء حظهم قَتل ستّة أشخاص ِفقط لَيسَ بما فيه الكفاية لإقرار التشريعَ. |
onlar için yaptığın onca şeye rağmen senden nefret ederler. | Open Subtitles | بالرغم من كلّ شيء فعلته لهم, في النهاية هم سيكرهونك. |
Hayır baba, ben onlar için öldüm. | Open Subtitles | كلا يا أبي، أنا ميتٌ بالنسبةِ لهُم أليسَ كذلك؟ |
Tanrım, neden onlar için bu kadar endişe etmek zorundasın? | Open Subtitles | يا إلهي، لما يجب عليكِ أن تقلقي بشأنهم هذا القدر؟ |