Düşünün, onu arayıp telefonla konuşabiliyorsunuz. | Open Subtitles | و هو يريد الحيث معه على الهاتف انت تعلم, هو اتصل به تحدث معه |
onu arayıp polislerin burada olduğunu söylediğimde hemen telefonu kapattı. | Open Subtitles | عندما اتصلت به وأخبرته أن الشرطة هنا، اقفل السماعة فورا |
Bak, eğer senin için problem olacaksa onu arayıp "Gelemem" diyebilirim. | Open Subtitles | انظري، ان كانت هناك مشكلة سأتصل به و أقول بأنه لا يمكنني الذهاب |
Günde 20 kez onu arayıp... evinin yolunun üstünde uyuyor olma gerçeğin hiçbir şey yapmamak için miydi? | Open Subtitles | حقيقة أنّك تتصل بها 20 مرّة في اليوم ونومكَ في طريقها ليس له علاقة حيال ذلك؟ |
Tek yapmam gereken onu arayıp, onunla oturup beni rahatsız etmediğini göstermek. | Open Subtitles | ما عليّ سوى الاتصال به واللقاء به لأثبت له بأن الأمر لا يزعجني. |
onu arayıp kariyerini mahvetmekle tehdit edebilirdim ama.. | Open Subtitles | كنتُ أفضل أن أتصل به وأهدده بتدمير حياته المهنية |
Belki Jack onu arayıp gittiği yeri söylemiştir. | Open Subtitles | ربما جاك اتصل به اخبره الى اين هو ذاهب |
Öyleyse onu arayıp seni aramasını mı söyleyeyim? | Open Subtitles | لذا اتصل به وحسب وأدعه يتصل بك؟ |
onu arayıp ağır silah temin edebilecek bir arkadaşım olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد اتصلت به فعلاً أخبرته أن عندي صديق يبيع أسلحة ثقيلة |
TV rehberinde gördüm, onu arayıp izlememesini söyledim. | Open Subtitles | رايته في دليل البرامج .. اتصلت به اخبرته ان يتأكد ان لا يشاهده.. |
onu arayıp geleceğini haber veririm. | Open Subtitles | سأتصل به لأبلّغه بقدومك لمقابلته. |
onu arayıp bize temiz bir çıkarma ve birkaç alet getirip getiremeyeceğine bakacağım. | Open Subtitles | سأتصل به لأرى ان كان يستطيع ان يخرجنا ويعطينا بعض العتاد . |
Çünkü sen onu arayıp gerçek bir ülke ismi vermedin. | Open Subtitles | لأنك لم تتصل بها لتعطيها اسم دولة حقيقية |
Ama eğer okuyorsa, ya da okumuyorsa bile belki de onu arayıp haberleri vermelisin. | Open Subtitles | لكن في حالة أنها تقرأ أو لم تقرأ ما كُتب لربما يجب أن تتصل بها , وتضعها في الحدث |
onu arayıp elimizde testisleri yere inmiş bir oyuncu olduğunu söyle. | Open Subtitles | رائع. عاودي الاتصال به وأبلغيه أن لدينا ممثل خصيتيه متدليتان |
onu arayıp şey demeliyim. | Open Subtitles | لكن ليس إلى هذا الوقت يجبأن أتصل به وأخبره |
onu arayıp söylediklerini bir duymalısın; çünkü, ben yapmamışım. | Open Subtitles | أريدك أن تهاتفها فعلا واستمع لما تقول لأننى لم أفعلها |
Ne öneriyorsun, onu arayıp... öğlen yemeğine mi davet edeyim? | Open Subtitles | , ما الذي تقترح فعله أتصل بها و أدعوها للغداء؟ |
onu arayıp annenin doğum günü olduğunu söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ماذا تريدي منى أن أفعل؟ حسناً، يمكنك الإتصال به ثانياً |
onu arayıp onsuz olmayacağını söyledim. | Open Subtitles | سوف اتصل بها و أخبرها و اخبرها بأنها قد ألغيت |
onu arayıp öğrenelim, olur mu? | Open Subtitles | لنتصل به ونعرف هذا، هلا فعلنا؟ |
onu arayıp daha fazla zaman isteyemez misin? | Open Subtitles | ألا تستطيع أن تتصل به مرة أخرى وترى إن كان بالإمكان أن يعطيك مزيدا ً من الوقت. |
Pekala, onu arayıp kliseye götüremeyeceğimizi söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسنا اسمعي انا ساتصل بها واعلمها اننا لن نستطيع ان ناخذها معنا |
onu arayıp bittiğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتصل بها و أخبرها أن الأمر إنتهى |