Ya kendisi çözdü ya da Onu davet etmem için beni oyuna getirdi. | Open Subtitles | حسناً, إما أنها عرفت بهذا لوحدها أو أجبرتني على دعوتها انا حقاً غير متأكدة |
Üzgünüm ama Onu davet edemem, çocukların düzenini alt üst ediyor. | Open Subtitles | آسفة. لا يمكنني دعوتها إنها تتدخل في كل أمر وحسب، أتفهمين مقصدي؟ |
Dolayısıyla Onu davet ettim, meslektaşlarıyla Stanford'a geldi, öğrencilerimle tanıştı ve daha sonra birlikte öğle yemeği yedik. | TED | بعد ذلك دعوته للمجيء، فجاء هو وزملاؤه إلى ستانفورد وقابل الطلاب، وبعدها تناولنا الغداء معًا. |
Onu davet ettim, kabul etti ve sonra yatmaya başladık. | Open Subtitles | دعوته لموعد, و وافق. و بدأنا بالنوم معاً. |
Ya da kendimiz parti verip Onu davet edelim. | Open Subtitles | او على الاقل ننظم حفلة لنا ونقوم بدعوتها |
Lily'nin Onu davet ettiğinden eminim. Neden burada olmasın ki? | Open Subtitles | أنا متأكد أن ليلي دعتها لماذا لا تأتي هنا ؟ |
Onu davet etmek istedim. Ama nereden ulaşacağımı bilmiyordum. | Open Subtitles | أردت أن أدعوها لكن لم أتمكن من الوصول اليها |
Onu davet etmeden düşünecektin bunu. | Open Subtitles | حسنا, كان يجب عليك ان تفكر قبل دعوتها الى هنا |
Bizimle çalışması için Onu davet ettim. | Open Subtitles | دعوتها لتنضم لمجموعتنا الدراسية هنا |
Bizimle çalışması için Onu davet ettim. | Open Subtitles | دعوتها للإنضمام إلى مجموعتنا الدراسية. |
Onu davet ettim. Sen de denemelisin. Kıçını kaldırmak. | Open Subtitles | دعوتها ،يجب أن تجرب التحرك إلى المستقبل |
Onu davet etmemeliyim, tıpkı babanın dediği gibi. Öyle mi? | Open Subtitles | "ليندسي", علي الغاء دعوتها كما قال والدك |
Eski bir arkadaşım şehre gelmiş. Onu davet ettim. - O da bize katılsın | Open Subtitles | صديق قديم أتى إلى المدينه لزيارتي و دعوته إلى العشاء هذه المساء |
Onu davet etmen büyükannemin senin hoşlandığın birisini davet etmesine benziyor. | Open Subtitles | أنتي دعوته مثل جدتي التي تدعو الفتى الذي تحبينه |
Ben olmamalı demiyorum ama Onu davet etmem söylenmedi. | Open Subtitles | لم أقل أنه لا يجب , فقط لم يطلب مني أحد دعوته |
Onu davet edersem; | Open Subtitles | إذا ما دعوته سأود منك أن تخبريني إذا كان حقاً كذلك |
Sizin Onu davet ettiğinize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنكم قمت بدعوتها يارفاق |
İste bu yüzden, Onu davet etmek için konseyi sen ikna etmelisin. | Open Subtitles | ولهذا عليك باقناع المجلس بدعوتها |
Onu davet etti, biz de bir kontenjan vardır dedik. | Open Subtitles | زوجتك دعتها و افترضت أني أنا أيضا مدعو |
Bu benim için çok zor çünkü Onu davet etmeye çok isterdim çünkü çok tatlı ama davet edersem, orada kendini rahat hissetmeyebilir diye endişeliyim. | Open Subtitles | هذا صعب جداً علي، لأني سأحب أن أدعوها لأنها لطيفه جداً لكني قلقه نوعاً ما أنها قد تشعر بعدم الراحه هناك |
Dün gece Onu davet eden sendin! | Open Subtitles | أنت من دعاها اللية الماضية |
Onu davet etmedin, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ لم تقومي بدعوته , أليس كذلك ؟ بالطبع لا |
Ryan'ın gitmesi gerekiyor. Marissa Onu davet etti. | Open Subtitles | (رايان) مظطر الي الذهاب , لقد دعته (مريسا) |