Artık, kapıda beklemesine izin veriyoruz, bu onu mutlu ediyor. | Open Subtitles | والآن، نتركه ينتظر قرب البوابة هذا يجعله سعيداً |
Üstüne üstlük bütün bunlar onu mutlu ediyor. | Open Subtitles | بدلا من أن يفعله فقط لأن ذلك يجعله سعيداً |
Oynamak onu mutlu ediyor Onu sahada görsen gurur duyarsın | Open Subtitles | اللعب يجعله سعيداً وانااعتقدانهينبغيعليك انتكونفخوراجدا.. i ان تراه في الملعب |
Lennie yumuşak şeyleri seviyor, tavşan tüyü de yumuşaktır yani onu mutlu ediyor. | Open Subtitles | إنّه يُحبّ الأشياء الناعمة، وفراء الأرانب ناعمة، -لذا، هي تجعله سعيداً . |
Ve O da onu mutlu ediyor, Hank. | Open Subtitles | و هي تجعله سعيداً يا (هانك) |
Onu dürtmeyi seviyorum çünkü onu mutlu ediyor ve açıkçası bunu birazcık da testislerimde hissediyorum. | Open Subtitles | أحب أن أدغدغة فهو يجعله سعيداً |
onu mutlu ediyor. | Open Subtitles | إنه يجعله سعيداً |