| onun işini yapması için 2 gün başkasını tutmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وكان ينبغي أن استأجر فتى أخر ليقوم بعمله ليومين |
| sanırım, onun, işini yapmasına izin vermelisin çünkü o işinde gerçekten iyidir. | Open Subtitles | فإنه ليس لدي وقت أضيعه إنني أعتقد بأنك ستكون أفضل لو تركته يقوم بعمله |
| Oğlumun işi ile kendisinden uzaklaşma becerisini elinden aldın ve bu onun işini yapabilme becerisini yok etti. | Open Subtitles | أخذتَ قدرة ابني لإبعاد نفسه عن عمله وبالتالي حطّمت قدرته على القيام بعمله |
| En iyi arkadaşım kalp krizi geçirdi ve ben de burada onun işini yapıyorum. | Open Subtitles | صديقي المفضل أصيب بنوبة قلبية، و ها أنا هنا أقوم بعمله. |
| Kimsenin onun işini karısının yaptığını bilmesini istemeyecek kadar gururlu. | Open Subtitles | فخور جداً ليدع أحداً يعرف أنّ زوجته كانت تقوم بعمله نيابة عنه. |
| Bir rehber köpeği çantaya kapatmanın onun işini yapmasına engel olcağını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد حقاً بأن الأغلاق على كلب خدمة في حقيبتك سيمنعه من القيام بعمله |
| Şoförüm hasta ve onun işini yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | سوّاقي مريض و عليَّ أن أقوم بعمله |
| Barmenliği düşünmüyorum. Şu anda onun işini yaptığın gibi örneğin. | Open Subtitles | لا أعتقد أن النادل يحب أن تقومى بعمله. |
| Sahiden onun işini sen yapıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ فعلاً تقومينَ بعمله, أليسَ كذلك؟ |
| onun işini veya daha fazlasını yapabileceğini ispat etmek istiyorsan- | Open Subtitles | أما إن كان هدفكَ إثبات قدرتك على القيام بعمله وأكثر أيضاً... |
| Diligent herzaman onun işini yapmaktadır kitaptan. | Open Subtitles | الآن ، (المجتهد) دائماً يقوم بعمله بواسطة الكتاب |
| Hem onun işini hem de kendi işimi yapmak zorundayım. | Open Subtitles | فعلىّ القيام بعمله وبعملي |
| onun işini ben yapıyorum, bazen de saçlarını tarıyorum. | Open Subtitles | أقوم بعمله وأسرح شعره أحياناً |
| Tabii onun işini sen yaparsan. | Open Subtitles | إذا قمت بعمله نيابة عنه |
| Warren çamaşırdaydı, o nedenle onun işini ben alacağım. | Open Subtitles | كان (وارن) يقوم بالغسيل، لذا سأقوم بعمله. |