O, benim onun oğlu olduğumdan bile emin mi ki? | Open Subtitles | هل كان الرجل العجوز متأكداً حقاً أني إبنه ؟ |
O, benim onun oğlu olduğumdan bile emin mi ki? | Open Subtitles | هل كان الرجل العجوز متأكداً حقاً أني إبنه ؟ |
O dinlemek istiyorsunuz tek tek şu anda onun oğlu. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي . يمكن أن يستمع له هو ابنه |
Babamın oğlu yoktu ve ben, bir bakıma onun oğlu oldum. | TED | لم يكن لأبي ولد، لذلك، إلى حد ما، كنت ابنه. |
Biliyorum çünkü onun oğlu gelip bana, sana neden bir böbrek verdiğimi sordu. | Open Subtitles | عرفت لأن ابنها جاءني و سألني عن سبب تبرعي لك بكلية |
onun oğlu engelliler için özel eğitim veren bir okula gidiyor o da her gün açık. | Open Subtitles | ابنها يذهب إلي مدرسة إحتياجات خاصة و هي تفتح طوال الأسبوع |
Aradığımız onun oğlu, hayatında bir sineği bile incitmemiş bir oğlan. | Open Subtitles | من نبحث عنه يكون إبنها شاب لم يؤذي حشرة في حياته |
onun oğlu olan efendimiz İsa Mesih karşısında da suçlusun. | Open Subtitles | أنت مذنب من قبل أبنه سيدنا عيسى المسيح الشخص الذي يفترض أن يغري |
Ondan sonra Salah geldi, Eber'in babası ve onun oğlu da Peleg'di Reu'nun babası. | Open Subtitles | وبعده كان شالح الذى ولد عابر و إبنه كان فالج والد رعو الذى أنجب سروج |
bu Seema, kızım. ve bu da Mr. Bajoria, ve onun oğlu. | Open Subtitles | هذه سيما إبنتي. وهذا هو السّيد باجوراي وهذا إبنه. |
Eğer ev sahibi silahlarla yakalanırsa o zaman polis onu içeriye atacaktır, onun oğlu ve sen de. | Open Subtitles | إذا صاحب الملك مسك بالأسلحة الشرطة كانت ستسجن صاحب الملك، إبنه وأنت |
Carl Hickey'in yerine burada onun oğlu,earl hickey bizimle. | Open Subtitles | وبالنيابة عن كارل هيكي سيحضر اليوم إبنه إيرل هايكيز |
Bluetooth'uma gelen bilgiye göre, onun oğlu. Çın-çın! | Open Subtitles | ولكن بالحكم من سماعة الأذن هذه ، أن إبنه هو.. |
Fakat bu onun oğlu ve oğlu kendisini öldüren adamı görmeden, onu gömemeyeceğini söylüyor. | Open Subtitles | لا يستطيع ان يدفن ابنه ما لم يشاهد ولده مقتل الشخص الذي قتله |
Onun babam olduğunu söylüyorlar ama onun oğlu olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | ويقولون أنه هو والدي، ولكن أعلم أنني لست ابنه. |
Biliyorsun, onun oğlu adı çıkmış bir zampara ve eminim sırf sen orada ol diye herkesi çağırdı. | Open Subtitles | أنتي تعرفين , ابنه سيء السمعة وأنا أعتقد أنه طلب حضور الجميع من أجل أن يضمن حضوركي |
Ulusal televizyonda Bob Barker'a onun oğlu olduğunu mu söyleyeceksin? | Open Subtitles | ستخبر بوب باركر أنك ابنه في التلفزيون الوطني؟ |
Babası Alzheimer hastası. onun oğlu olduğunu bile bilmiyor. | Open Subtitles | والده يعانى من الزهايمر ولا يعى إذا كان هو ابنه ولا يعى من حوله |
Anladığım kadarıyla Mags Bennett eski bir borcu hatırlatmış bu yüzenden de onun oğlu Dickie yerine senin torunun Jed hapiste çürüyormuş. | Open Subtitles | أفهم أن أن " ميج " استعادت دين قديم ولهذا " جيد " يقضي عقوبة " خلف القضبان وليس ابنها " ديكي |
Bu Riley, onun oğlu değil mi? | Open Subtitles | هذا رايلي. هو ابنها, اليس كذلك؟ |
Stump. Bu onun oğlu. 4 yaşında kadar. | Open Subtitles | أيها الأخرق ذلك ابنها ويبلغ أربع سنوات |
Şimdi sadece onun oğlu değil aynı zamanda benim de ailemsin. | Open Subtitles | حسناً وأنت لست إبنها فحسب فأنت الآن ضمن عائلتي أيضاً |
Tüm hayatımı onun oğlu olmamaya çalışarak harcadım. | Open Subtitles | لقد أمضيت حياتي محاولاً ألا أكون أبنه |
- Beni dinle Charlie, baban ölse bile onun oğlu olmaya devam edeceksin. | Open Subtitles | دعْني أُخبرُك شيءَ، تشارلي. حتى عندما الرجل العجوز يَمُوتُ، أنت لَنْ تَتوقّفَ أنْ يَكُونَ إبنَه. |
Oğlum kayıp olabilir, ama onun oğlu öldü. | Open Subtitles | ربما أبني قد يكون مفقوداً و لكن أبنها ميت |