Onun yaşındaki Koreli çocukların çoğu şimdiden işe bisikletle gidiyor. | Open Subtitles | أغلب الأطفال الفيتناميين في عمرها بالفعل يركبون الدراجات إلى العمل. |
Ama Onun yaşındaki çocukların tüm yaptıklarını yapabilir. | Open Subtitles | لكن هي تستطيع أن تفعل اي شيئ يمكن لأي طفل في عمرها أن يفعله |
Onun yaşındaki ve onun durumundaki bir kadına bunu yapabileceğine inanmazdım. | Open Subtitles | كيف تكونين بهذه الوقاحة مع امرأة في مثل سنها وظروفها؟ لم أتخيل ذلك. |
Onun yaşındaki başka bir kızla sizi tanıştırabilirim, yetenekli bir kızla. | Open Subtitles | أستطيع أن أعرفك بفتاة أخري في سنها و تكون موهوبة |
Charlie'nin bacak kemik boy ve ağırlığını Onun yaşındaki diğer çocuklarınkiler ile karşılaştırdık. | Open Subtitles | لقد طابقنا بين طول و كثافة عظم الساق لدى تشارلي مع الأولاد من مثل عمره |
Onun yaşındaki pek çok bebek şarkı söyler. | Open Subtitles | حسنا،كثير من الأطفال في عُمره يغنون |
Aslında bana Onun yaşındaki seni hatırlattı. | Open Subtitles | في الواقع إنها تذكرني بك في ذلك العمر |
Onun yaşındaki tek zenci çocuk Bumpty. Yoksa beyaz biriyle çıkması daha mı iyi? | Open Subtitles | انه الفتى الأسمر الوحيد في نفس عمرها هل تفضل أن تواعد ابنتك فتى أبيض ؟ |
Göbek deliği yok kalp atışları normal, kan basıncı iyi, tamamen Onun yaşındaki çocuklar gibi. | Open Subtitles | لا يوجد سرة ، كذلك معدل نبض قلبه جيد و ضغط دمه ممتاز بالضبط كمعظم الأولاد في عمره |
Bütün vaktini yukarıda geçiriyor. Onun yaşındaki bir çocuk arkadaşlarıyla dışarı çıkmalı. | Open Subtitles | كل ذلك الوقت الذي يقضيه هُناك فتى بعمره يجب أن يكون مع أصدقائه. |
Ama dürüst olalım. Onun yaşındaki bir kadın, senin yaşındaki bir adam - | Open Subtitles | .. امرأة بعمرها متزوجة من رجل بعمر كم عمرك؟ |
Ve bu çocuğun geldiği, Sao Paulo, Brazilya'da Onun yaşındaki çocukların yaklaşık %40'ı bu beceriye sahip. | TED | هذا الطّفل من "ساو باولو"، "برازيل"، يملك زهاء 40 في المئة من الأطفال في سنّه هذه المقدرة. |
Onun yaşındaki bir kıza göre, olağan dışında güçlü. | Open Subtitles | حسنا، بالنسبة لفتاة في عمرها إنها قوية بطريقة غير طبيعية |
Sanırım Onun yaşındaki bir kız için en uygun hediye. | Open Subtitles | بدت لوحة مناسبة لفتاة في عمرها. |
Onun yaşındaki kızlar böyle davranıyor. | Open Subtitles | هذا ماتفعله الفتيات في عمرها |
Onun yaşındaki kimseyi tanımıyorum. | Open Subtitles | ! أنا لا أعرف أي شخص في عمرها |
Onun yaşındaki kadınlar gibi çirkin değil. | Open Subtitles | لا توجد بها الشهوانية التي يتسم بها بنات سنها |
- Senin, Onun yaşındaki halinden çok daha iyi. | Open Subtitles | أفضل منك بكثير عندما كنت في سنها. وأنا فخور للغاية. |
Yani, Onun yaşındaki bir adam için park yeri bulmak 3 saat sürer, park yerinden çıkmak da 3 saat sürer. | Open Subtitles | أقصد، لرجل في مثل عمره الأمر يستغرق 3 ساعات لإيجاد موقف للسيارة و3 ساعات أخرى للخروج من الموقف |
Onun yaşındaki pek çok bebek şarkı söyler. | Open Subtitles | حسنا،كثير من الأطفال في عُمره يغنون |
Bana Onun yaşındaki seni hatırlatıyor. | Open Subtitles | إنها تذكرني بك في ذلك العمر |
Onun yaşındaki tek zenci çocuk Bumpty. Yoksa beyaz biriyle çıkması daha mı iyi? | Open Subtitles | انه الفتى الأسمر الوحيد في نفس عمرها هل تفضل أن تواعد ابنتك فتى أبيض ؟ |
15 milyon civarındaki bu rakam, Onun yaşındaki birinin imzaladığı en pahalı sözleşme. | Open Subtitles | كانت أغلى صفقة لشاب في .عمره وبلغت 15 مليون يورو |
Onun yaşındaki bir adamın kendini yoga ve gitar derslerine atmasına sebep oldun. | Open Subtitles | أقصد, يا إلهي, رجلاً بعمره يقحم نفسه في اليوغا, ودروس الغيتار؟ |
50 yaşın üzerinde, boşanmış ve geceler boyunca evde oturuyor çünkü Onun yaşındaki uygun erkekler Marine benzeyenleri istiyorlar. | Open Subtitles | إنها فوق الخمسين ومطلقة وتجلس ليل بعد ليل لأن الرجال المتوفرين بعمرها يريدون شيئ إغفر لي، لكنّهم يريدون شخص ما يبدو مثل مارين |
Annelerimiz, Reggie'nin, Onun yaşındaki halime benzediğini söylüyorlar. | Open Subtitles | قالت أمّي أنّي كنت شبيهاً بـ(ريجي) في سنّه. هل تريان ذلك؟ |