O kadar hayat doluydu ki onun yanında olmak istiyordun. | Open Subtitles | وكانت هي مفعمة بالحياة، أتعلم. وأنت أردت أن تكون معها. |
Kopeikin denen şu adam, şu an otelde onun yanında. | Open Subtitles | هذا الرجل, كوباكن, انه معها الآن فى الفندق |
- Benimle konuşmuş olsaydı onun yanında kendimden geçmiş olurdum, sizin yanınızda duramazdım. | Open Subtitles | ــ لو تحدّث معي لكنتُ فقدتُ الوعي بجانبه و لا أقف هُنا معك |
onun yanında küçücük olmak istiyorum ve bu güzel bir his. | Open Subtitles | أحبّ أن أشعر أنّي صغيرة بجانبه, ذلك يشعرني بالارتياح. |
Siz onun yanında oturuyordunuz, Bay Carson. Bu doğru mu? | Open Subtitles | انت كنت تجلس بجانبها يا سيد كارسون اليس كذلك؟ |
Marge içeride onun yanında. Ne olur ne olmaz diye çocukları çağırdım. | Open Subtitles | مارج معها بالداخل جعلت الرجال هناك تحسبا |
Hayatım boyunca onun yanında kuzu taşıyabilirim. | Open Subtitles | انا مستعد ان ارعى الحملان معها لبقيه حياتى |
"Eğer seni bir daha onun yanında görürsem, senin o at kuyruğunu sigarayla yakarım..." | Open Subtitles | إذا رأيتك معها أبداً مرة أخري أنا سوف أحرق ذيل الفرس الخاص بك بالسيجارة |
Yıllar sonra, eşin hastalandığında gündüzleri onun yanında olabilmek için geceleri LonEl'de çalışmaya başlamışsın. | Open Subtitles | متزوج في 21 وعندما زوجتك مرضت قبلت بعمل ليلي في لندن للماس لتقضي معها وقت النهار |
Şu adalet yerini bir bulsun da, sonra hep onun yanında olursun. | Open Subtitles | عندما تتحقق العدالة ، سيكون عندك كلّ الوقت لكي تكون معها |
Sıkıcı oluyor. onun yanında daha fazla olmam gerektiğinden emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكداً أنه يجب أن أقضي معها وقتاً أكثر |
O nereye giderse, onunla poz ver, onun yanında. | Open Subtitles | أينما يذهب، أعرض بإستمرار معه، وكن بجانبه |
"dedi, onun yanında yatıp göğsünü okşarken." | Open Subtitles | لقد قالت,وهي مُمَددة بجانبه .وتمسح بحنان علي صدره |
Bana gelince ben sadece onun yanında olmayı umuyorum. | Open Subtitles | بالنسبةإلي.. أنا فقط أتمنّى أن أبقى معه بجانبه أنوي أن أبقى معه. |
Gerçekten onun yanında yer alıyorsan, adaletin gözü sandığımdan da körmüş. | Open Subtitles | لابد أن العدالة أعمى مما كنت أتصور إذا جعلتك بجانبها |
Bir şey görmedi. Çocuk kafasından bir şeyler uyduruyor. Şeytanı onun yanında gördüm. | Open Subtitles | لم ترى شيئاً، الفتاة تتخيل هذه الأشياء - لقد رأيت الشيطان بجانبها - |
Sende sevimlisin ama belki de aile fotoğrafların onun yanında durmamalısın. | Open Subtitles | أنت جميلة ولكن لا يَجِبُ أَنْ لا تَقفَي بجوارها في الصور |
Papa, kısa süre sonra iyileşecek ve biz onun yanında olmalıyız! | Open Subtitles | أبونا المقدّس سيتماثل للشفاء قريباً، ولا بدّ أن تكونوا في جانبه. |
- onun yanında konuşmam. - Hiç konuşmasanız daha iyi. | Open Subtitles | حسنا، أنا أرفض التحدث أمامه الآن انظر , سوف لن تتكلمي في كل شي؟ |
Belki de onun yanında konuşmamalıyım | Open Subtitles | ربما يجدر بي الإمتناع عن الكلام أمامها يبدو أنه يزعجها ربما |
Doğru, bundan hiç şüphem yok, ama biz, onun yanında olması gereken en son kişileriz. | Open Subtitles | نعم, أنا لا أشك بذلك للحظة ولكننا اّخر شخصين يجب أن يكونا بجواره الاّن |
onun yanında olmak yerine birinci sınıf veletlere Nöroloji 101 dersi vermem lazım. | Open Subtitles | ، بدلاً من أن يكونوا هناك لأجلها . و عليّ أن أدرّس الأعصاب للمستجدين |
Burada, onun yanında olmalıyım diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت بأني يجب أن أكون هنا معه |
- Olmaz. Eğer o Kral olacaksa, savaşta onun yanında olmak benim için bir görevdir. Will? | Open Subtitles | اذا كان سيصبح ملكي فمن واجبي ان اكون معه في المعركة ويل ؟ |
Michael'ı çok iyi tanıdığı için onun yanında olmasını çok seviyordu. | Open Subtitles | وإذ كانت تعرفه جيداً، فقد استمتعت جداً بصحبته |
onun yanında olmak istiyorum. Sadece bunları yapabilmek için. | Open Subtitles | أريد أن أكون بالقرب منه للأسف كنت على مقربة |
Babamla ben, tribünde onun yanında olurduk. | Open Subtitles | أنا وأبي اعتدنا أن نقف معه في المدرجات. |
Ölümünde onun yanında olmam gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجب على أن أكون معه عندما مات |