Oliver Hughes hakkında bilgisi olduğunu söyledi ve onunla görüşmeye gittiğim zamanı biliyorsun... | Open Subtitles | قال لي أن لديه معلومة عن اوليفر هيوز و كما تعلمين أثناء ذهابي لمقابلته |
Oliver Hughes hakkında bilgisi olduğunu söyledi ve onunla görüşmeye gittiğim zamanı biliyorsun... | Open Subtitles | قال لي أن لديه معلومة عن اوليفر هيوز و كما تعلمين أثناء ذهابي لمقابلته |
Buraya onunla görüşmeye geldim. Yerde yatıyordu. | Open Subtitles | أتيت إلى هُنا لمقابلته وكان راقداً هُنا فحسب |
Onu görmeden yapamam o yüzden şimdilik evlilik meselesiyle güvende tutup onunla görüşmeye devam edeceğim. | Open Subtitles | و سأستمر برؤيتها |
Hem kusursuz hem de zeki birisine benziyor ve haftaya onunla görüşmeye başlayacağım. | Open Subtitles | وسأبدأ برؤيتها الأسبوع القادم |
Ben de... onunla görüşmeye gideceğim. | Open Subtitles | سأذهب لمقابلته لا تقلق |
Gidip onunla görüşmeye çalışacağım. | Open Subtitles | أنا ذاهبة لمقابلته |
Aslında şu an onunla görüşmeye gidiyorum. | Open Subtitles | -في الحقيقةِ، أنا في طريقي لمقابلته الآن . |