Bu olduğunda ülkedeki tüm gazeteciler Onunla konuşmak için can atacak. | Open Subtitles | إذا حدث ذلك، فسيكون كل صحفي في البلد متشوقاً للحديث معه |
Onunla konuşmak için pek fırsatım olmadı ama sence de biraz avam değil miydi? | Open Subtitles | لم تتاح لى الفرصة للحديث معه لكن ألا تعتقد بأنه يبدو واحداً من العامة؟ |
Gelmedi. Ben de Onunla konuşmak için bekliyorum. Tarih metinleri hakkında. | Open Subtitles | إنها لم تكن هنا , سأنتظرها للتحدث معها بنفسي حول , نصوص التاريخ |
Ve bir dahaki sefere Onunla konuşmak için hazır olduğumda... | Open Subtitles | و في المرة القادمة عندما أكون مستعدا للتحدث معها |
Aslında Onunla konuşmak için kendimde o cesareti hiç bulamadım. | Open Subtitles | ولكن لم نقدر على التقرب منها مسافه كافيه للحديث معها. |
Polisler, Onunla konuşmak için yoldalar. Bırakalım onlara anlatsın. | Open Subtitles | الشرطة في طريقها للتحدث إليه دعيهم يتعرفون هم على الحقائق |
Onunla konuşmak için hazır olduğunuzu umuyor. | Open Subtitles | يأمل أنكَ مستعّد للتحدث له. |
Arkasından Onunla konuşmak için koştum ama asansör kapısı kapandı. | Open Subtitles | ركضت حتى نهاية الرواق للتحدث إليها... ولكن باب المصعد أُغلِق... |
Onunla konuşmak için içeri girdiğinizde, cep telefonlarınızı kapatın ve 40 yıl öncesiymiş gibi davranın. | Open Subtitles | ، لذا ، عندما تدلفون للداخل للحديث معه .. قوموا بإغلاق هواتفكم تظاهروا بأننا عدنا 40 عاماً للماضي |
Onunla konuşmak için hazır olduğunuzu umuyor. | Open Subtitles | إنه يأمل أن تكون مستعداً للحديث معه |
Onunla konuşmak için hazır olduğunuzu umuyor. | Open Subtitles | إنه يأمل أن تكون مستعداً للحديث معه |
Onunla konuşmak için hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للحديث معه ؟ |
Aslında, sen olmasaydın, Onunla konuşmak için bir bahanem olmayacaktı. | Open Subtitles | لولاك لما وجدت عذراً للتحدث معها |
Onunla konuşmak için bir şansımız var. | Open Subtitles | لدينا فرصة للتحدث معها |
Annesi durmadan Onunla konuşmak için arıyor. | Open Subtitles | -لا تنفك والدتها عن الاتصال للتحدث معها |
Onunla konuşmak için bahane edeceğin ve amacın için "kazara" teslim aldığın mektubu unutma. | Open Subtitles | لا تنس البريد الذي أخذته بالصدفة عمدا ً ليكون لديك عذر للحديث معها |
Belki Onunla konuşmak için gitti ve işler kızıştı, eline geçirdiği en yakındaki şeyle, ona vurdu. | Open Subtitles | ربما ذهب للحديث معها واحتدمت الأمور فأمسك بأقرب شيء إليه وضربها به |
Görünüşe bakılırsa bu gece terfisini kutlamak için dışarıda... dolayısıyla Onunla konuşmak için yarını beklemek zorundayım. | Open Subtitles | على ما يبدو , لقد خرج للإحتفال بترقيته الليلة لذلك سأنتظر حتى الغد للتحدث إليه |
Onunla konuşmak için izninize ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أحتاج إذناً منك للتحدث إليه |
Onunla konuşmak için hazır olduğunuzu umuyor. | Open Subtitles | يأمل أنكَ مستعّد للتحدث له |
Dışarı çıktığı zaman Onunla konuşmak için iyi bir zaman olabilir. | Open Subtitles | وعندما تخرج.. قد يكون الوقت مناسب للتحدث إليها.. |