Tamamen değil. Eğer gemiler orada değilse, biz onun blöfünü görmüş oluruz... ve baştan beri haklı olduğunu bize söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ليس تماماً , إذا كانت السفن ليست هناك فسيكون اتصاله خادعاً |
Eğer bana yalan söylüyorsan... eğer orada değilse... geri geleceğim, ve seni öldüreceğim. | Open Subtitles | إذا كنت الكذب بالنسبة لي ... إذا كانت ليست هناك ... سأعود، |
Eğer orada değilse, tekrar baştan araştırmaya başlarız. | Open Subtitles | إذا لم تكن هناك يمكننا معاودة البحث مرة أخرى |
Batıdaki depoyla başlayacağım. Kız orada değilse, diğerlerine geçeceğim. - Hey! | Open Subtitles | أنا سأبدأ بالمخزن الذي في الغرب، إن لم تكن هناك سأشق طريقي نحو البقية. |
Eğer orada değilse, sahip olmadığımız zamanı boşuna harcıyoruz. | Open Subtitles | اذا لم يكن بالداخل فنحن نضيع وقتاً لا نملكه |
Şuradaki ahırı kontrol edelim. Eğer orada değilse, onu bulamayacağız. | Open Subtitles | لو لم يكن بالداخل فلن نعثر عليه |
Eğer orada değilse... | Open Subtitles | إذا هو ليس هناك... |
Bu Alan York ile vadiye mi gidiyorsun? orada değilse ne yapacaksınız? | Open Subtitles | هل انتِ ذاهبه الى الوادى مع ذلك الرجل "الن يورك" و ماذا ستفعلين لو لم تكن هناك |
Git bir bak. orada değilse, Raptor'dadır. | Open Subtitles | إذا لم تكن هناك فهي فى الرابتور |
orada değilse gidip yukarı bakarım. | Open Subtitles | ان لم تكن هناك سأذهب واتفقدها في الاعلى |
Burnett orada değilse, geldiği anda bana klakson çal. | Open Subtitles | لو (برنت) لم يكن بالداخل ورأيته، فاستخدم بوق السيّارة لتنبيهني بعودته. |
Burnett orada değilse, geldiği anda bana klakson çal. | Open Subtitles | لو (برنت) لم يكن بالداخل ورأيته، فاستخدم بوق السيّارة لتنبيهني بعودته. |