Garajda sanki orada kalmak istedin gibi bir hava sezdim sanki. | Open Subtitles | ظننت أنني التقطت فيبي في المرآب وأنه ربما تودين البقاء هناك |
Sakin olup, orada kalmak zorundasın, bizimle konuşmak zorundasın. | Open Subtitles | عليكِ أن تبقي هادئة وعليكِ البقاء هناك والتحدث إلينا إنهم داخل الكابينة |
Son birkaç gündür orada kalmak o kadar acayip ki. | Open Subtitles | كان البقاء هناك الأيام القليلة الماضية حرجاً للغاية |
Bütün gece orada kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | لم أرغب فى البقاء هناك طوال اليوم |
Bütün gün orada kalmak istemezsin, hadi kalk. | Open Subtitles | لذا اذهب الآن حتّى لا تضطر للبقاء هناك طوال اليوم تتنظر دورك |
Tüm gün orada kalmak istemedim. | Open Subtitles | لم أرغب فى البقاء هناك طوال اليوم |
Eğer orada kalmak istiyorsan, pazar günü sonunda kadar 5.000 kağıtlık satış yapman lazım. | Open Subtitles | إن أردت البقاء هناك... أريدك أن تبيع مامقداره 5 آلاف بنهاية يوم الأحد |
Yani orada kalmak isteyeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لذا، ليس كأنكِ ستريدين البقاء هناك |
İngilizlerin bize yaptığı çok fazla baskı vardı ve doğrusu, Sovyetler'in orada kalmak için hiçbir yasal hakkı yoktu. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من العبء الملقى على عاتقنا نتيجة للضغط من البريطانيين والواقع أن الاتحاد السوفيتي لم يكن "لديه حق قانوني في البقاء هناك |
Ama orada kalmak zorunda değil miydin? Hayır. | Open Subtitles | لكن أليس عليك البقاء هناك ؟ |
Yine de orada kalmak zorundalar. | Open Subtitles | لكنّ عليهما البقاء هناك |
orada kalmak istedim. | Open Subtitles | وكنت أرغب في البقاء هناك. |
Sonsuza kadar orada kalmak istedim. | Open Subtitles | أردت البقاء هناك إلى الأبد |
Ben orada kalmak istedim. Beni önemsediler, Lily. | Open Subtitles | أردت البقاء هناك كانا يهتمّان لأمري يا (ليلي) |
Neden orada kalmak için savaşayım ki? | Open Subtitles | لم قد أُحارب للبقاء هناك ؟ |