Ve yuvarlakların büyüklüğünü ülkelerin öğrencilere harcadıkları parayla orantılı yapıyorum. | TED | وسأجعل حجم الدائرة يتناسب مع حجم الأموال التي تصرفهاهذه الدول على طلابها. |
Ellerinde çok az kanıt olmasına rağmen, bir çok bilim insanı, insan beyni dahil bütün memeli beyinlerinin aynı şekilde, her zaman beynin büyüklüğüyle orantılı sayıda nöronlardan oluştuğunu düşünüyorlardı. | TED | على الرغم من قلة الأدلة، اعتقد العلماء أن كل أدمغة الثديات، بما فيها الدماغ البشري، مصنوعة بنفس الطريقة، من عدد من الخلايا العصبية الذي دائماً يتناسب طردياً مع حجم الدماغ. |
Şifrelerin boyutu çalınmış veri setinde ne kadar sık görüldüğüyle doğru orantılı. | TED | وحجم كلمات المرور متناسب مع تكرار ظهورها في مجموعة البيانات المسروقة |
Bu pay, kayıtlı ürünlerinizin ulaştığı sağlık etkisiyle orantılı olacak. | TED | هذه الحصة ستكون متناسبة مع حصتك من التأثير الصحي الذي تحقق من قِبل جميع هذه المنتجات المسجلة. |
Kişisel bilgisayarların üretiminden sonra orantılı aralıklı kullanılmaya başlandı. | Open Subtitles | الخطوط المتباعدة نسبيًا لم تستخدم حتى ظهور الحواسيب الشخصية |
Nicky Victor'un payını alacak, ben ufak bir şey alacağım, ...aldığım risk ile orantılı olmasa bile, ...sen 20 milyonunu alacaksın. | Open Subtitles | نيكى سيأخذ حصته وأنا أخذ حصه صغيرة لا تتناسب مع حجم المخاطرة التى سأقوم بها وأنت تأخذ صافى 20 مليون دولار |
Her nokta bir insan. Noktanın büyüklüğünü insanların vücut ağırlığıyla orantılı yaptık. Noktalar büyükse temsil ettiği insan da büyüktür. | TED | كل نقطة تمثل شخص. ونجعل حجم النقطة متناسباً مع حجم الشخص. لذا فالنقاط الأكبر تمثل أشخاص أكبر في الحجم. |
Dünyanın öyle bir yer olması isteniyor ki giriş ve değişim birbiri ile orantılı olsun. | TED | إنها تريد أن يكون العالم مكان حيث يتناسب المدخول والتغيير. |
Elektrik yükü ile doğru orantılı mesafenin karesi ile ters orantılıdır. | Open Subtitles | إنها تتناسب طرديًا مع الشحناتالكهربائية،وهذا.. يتناسب عكسياً مع مربع المسافة. |
250.000 parça zararlı yazılımın izini günlük sürmek büyük bir mücadeledir, özellikle de bu sayı sürekli artıyorken hem de fark ettiğiniz üzere kaş çatmamla doğru orantılı olarak. | TED | مطاردة أكثر من 250,000 قطع من البرمجيات الخبيثة يومياً هو تحد هائل، وتلك الأرقام في إزدياد بما يتناسب مع طول خط الإجهاد الواضح على جبهتي. |
Jamii Bora adında kız arkadaşı bu organizasyonu işitmişti, bu organizayon ne kadar yoksul olurlarsa olsunlar insanlara ödünç para veriyordu, tasarruflarınızla orantılı bir tutar sağladığınız kadarı ile. | TED | كان لديها صديقة سمعت بهذه المنظمة، جامي بورا، التي تقرض المال الى الناس غض النظر عن مدى فقرهم، طالما أنك توفر مبلغ يتناسب مع المدخرات. |
Okuduğuma göre iyileşme süreci, fizik tedavi süresiyle orantılı. | Open Subtitles | حسب الدراسات التي قرأتها، التعافي الناجح متناسب مباشرة مع فترة العلاج الفيزيائي. |
Hepimizin içinde yaşamak isteyeceği bir çeşit mekaniksel dünya, öyle bir yer ki, her şey kolayca hesap çizelgeleri üzerinde açıklanabilir, nümerik olarak ifade edilebilir, ve de bir şey üzerinde harcadığınız efor başarınız ile orantılı olabilir. | TED | إنه نوع من العالم الميكانيكي الذي سنعيش فيه، حيث تتكئ هي بكل لطف على جداول البيانات، كل شئ قابل للتوضيح عبر الأرقام، والجهد الذي تبذله أنت هو شئ متناسب مع حجم نجاحك. |
Bu kişisel ilanlarda kullandıkları "Rubenesk" ya da "kilosu boyuyla orantılı." Kelimeleri gibi. | Open Subtitles | إنها إحدى التعبيرات التي يستخدمونها في إعلانات الانترنت مثل "ممتلئة بشكل مثير" أو "وزن متناسب مع الطول"، حسناً؟ |
O halde yapacağımız şey, iki küsur metre boyunda doğumsal ya da yapay tüm organları birbiriyle orantılı bir insan. | Open Subtitles | إذا ما نريده هو كائن طوله سبعة أقدام ذو صفات متناسبة في الحجم إما طبيعيا أو صناعيا |
Sıradan, son derece orantılı anlamda. | Open Subtitles | .. حسناً ، في الواقع بطريقة متناسبة جداً |
"Bilfiil olarak onun şiddetli acısının tadını çıkardın" dedi ve "Cezasını artırmak orantılı ve dikkate alınmış olacaktır" dedi. | Open Subtitles | لقد سببتى لها المعاناه مضيفا عقوبتها سوف تكون متناسبة. |
"Notların hepsi orantılı aralıklı yazı tipinde. | Open Subtitles | كل تلك المستندات خطها متباعد نسبيًا |
Ama kurbanın yarası silahın uzunluğuyla orantılı. | Open Subtitles | ما يعني أنّ القوة تتزايد تصاعدياً على قدر طول السطح الضارب بالسلاح لكنّ جرح الضحية كان متناسباً على قدر طول السلاح |