Öldürmek istememiştim zaten. Ordos'ta yaşanan şeyler için onu sorgulamak istediğini söyledin. | Open Subtitles | لم أُصوب لأقتله، قلتَ أنّكَ تود استجوابه حول ماحدث في (أوردوس) |
Ben de Ordos'daydım hatırladın mı? | Open Subtitles | لقد كنتُ في (أوردوس) أيضًا، أتذكرين ذلك؟ |
Bir dizüstü bilgisayarda bulduk Kara Stanton'la senin Ordos'tan almak için gönderildiğiniz bilgisayarda. | Open Subtitles | لقد وجدناه على حاسوب محمول، نفس الحاسوب الذي أرسلتَ بجانب (كارا ستانتن) لاسترجاعه من (أوردوس) في (الصّين). |
Alıcılar, Ordos, Çin'deki bir yazılım tesisine kadar takip edildi. | Open Subtitles | تم تتبع المشترين إلى منشأة برمجيات في مدينة (أوردوس) في (الصين) ذلك الشيء مشكلة أكثر منه منفعة |
Kuzey Kore'deki adamımıza göre mayıs 2010'da, karşıt görüşlü bir grup adamın, Ordos yakınlarındaki bir kasabada yaralı bir CIA ajanının oradan kaçmasına yardım etmiş. | Open Subtitles | مُخبر في "كوريا الشّماليّة"، جماعةٌ مُنشقّة ساعدتْ عميلًا للاستخبارات المركزيّة في الهربِ من برجٍ قريب من "أُردُس - الصّين" في مايو 2010. |
Ama laptopu Ordos, Çin'e kadar takip ettim. | Open Subtitles | لكني استطعت تعقب حاسوبه النقال إلى مدينة (أوردوس) في (الصين) |
- Ordos. | Open Subtitles | (أوردوس). |
Ordos mu? | Open Subtitles | "أُردُس"؟ |