Bu gibi şeyler farklı ortamlarda yapılıyor. | TED | لكن هذه الأشياء تحدث في الكثير من البيئات المختلفة |
Aslında, sorun bu ortamlarda anestezi yapmasını beklediğimiz makine modeli. | TED | وفي الواقع، ذلك هو النموذج الذي نتوقع أن ينجح في توفير التخدير في تلك البيئات |
En sessiz ortamlarda bile kendi kalp atışımızı duyar ve hissederiz. | TED | حتى في أكثر البيئات الصامتة، ما زلنا نسمع الصوت ونشعر به صوت دقات قلبنا. |
Yani, teknolojiyi sadece deneysel ortamlarda tutmak yerine kalabalıklara nasıl getirebileceğim konusunda heyecanlıyım. | TED | أنا متحمس لكيفية توفير هذه التكنولوجيا للناس بدلا من حصرها في بيئة المختبر. |
Bu ortamlarda çeşitli hastalıklar gelişiyor, ve bunların en tehlikelisi de trahom. | TED | وتنتشر عدة أمراض في بيئة كهذه وأخطر هذه الأمراض هي التراخوما. |
Ayrıca, çoğu zaman binlerce kişinin olduğu ve BM Genel Kurulu gibi çok korkutucu ortamlarda işlerini icra ediyorlar. | TED | كما أنهم غالبا يقومون بعملهم أمام آلاف الأشخاص أو في أماكن تكون ذات رهبة كبيرة، كاجتماع الجمعية العامة للأمم المتحدة. |
Yani karıncalar muazzam çeşitli ortamlarda farklı yollarla etkileşimler kullanıyorlar. Bundan da, merkezi kontrol olmadan çalışan diğer sistemlerle ilgili bir şeyler öğrenebiliriz. | TED | النمل يستخدم التواصل بطرق مختلفة في بيئات متنوعة جدًا، وقد نستطيع التعلم من ذلك في الأنظمة التي تعمل بدون تحكم مركزي. |
Bunun gibi soğuk ortamlarda, kalp atışları ve metabolizma hızı yavaşlar. | TED | في البيئات الباردة مثل هذه، تتباطأ ضربات القلب ومعدلات الأيض. |
Yani zengin su içeren ortamlarda, lipitler bu şekilde kabuk oluşturur: Baş kısımları dışarıda ve kuyrukları içeride. | TED | لذا من الطبيعي أن تشكل الدهون غلافا كهذا في البيئات الغنية بالمياه، مع الرؤوس البارزة والذيول الغائرة. |
Yeryüzünün 300 metre altı gibi ölümcül ortamlarda rahatça yaşayabilen yaratıklara... ..ne deniyor biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ماذا يطلقون على المخلوقات التي تستطيع ان تعيش مرتاحه في البيئات على سبيل المثال : |
Stresli ortamlarda çalışmaya alışkınımdır. | Open Subtitles | لا تقلقي فأنا معتادة على البيئات الضاغطة |
Culex türleri sulak ortamlarda hayatta kalabilir.. | Open Subtitles | هذا النوع من الحشرات يزدهر في البيئات التي تعتمد على الماء |
Basmakalıp müfredatlar; öğrencilerden heykel gibi hareketsiz oturmalarını ya da mutlak sessizlik içinde çalışmalarını talep eden okul kuralları... Bu ortamlarda çocukların bireysel öğrenme ihtiyaçları, ilgi ve uzmanlıkları genelde gözardı ediliyor. | TED | أنماط المناهج وسياسات المدارس التي تتطلب من الطلّاب الجلوس دون حراك أو العمل في صمت مطبق، هذه البيئات غالبا ما تستبعد احتياجات التعلم الفردية، واهتمامات وخبرات الأطفال. |
Amacına gerçekten uygun ortamlarda, bizi bilinçli bir şekilde dinleyen insanlara etkin bir biçimde konuşuyor olsaydık dünya nasıl bir yer olurdu? | TED | كيف سيكون العالم إذا تحدثنا بقوة إلى أناس يصغون إلينا في بيئة مناسبة لهذا الغرض |
Kuruma durumunda tohumların yapabildiği şey aşırı ortamlarda çok uzun süre durmak. | TED | وفي حالة البقاء جافة، ما ستفعل البذرة هو البقاء في بيئة متطرفة لفترة طويلة من الزمن. |
Ayrıca gürültülü ortamlarda yanlış anlaşılmak daha mümkündür. | TED | ومن المرجح أيضًا أن يساء فهمك في بيئة صاخبة. |
Bu tarz hayranlar tutucu ve baskıcı ortamlarda yetişmiştir ve kadınların cinsel açıdan boyun eğmesi fikirlerine maruz kalmıştır. | Open Subtitles | غالبا هذا النوع من المعجبات الشديدات قد تربين في بيئة متدينة صارمة و قد تعرضن خاصة لمبادئ الكبت الجنسي و استعباد النساء |
Ben konu kaynaklarımı sıkı fıkı ortamlarda tanımayı tercih ederim. | Open Subtitles | -مكان مريح أفضّل التعرّف على أبطال قصصي في بيئة حميمة |
Hızlı değişen iklim koşullarına tepki olarak evrildi, ve şimdi gezegendeki bütün ortamlarda kolonize olabilmemize imkan sağlıyor. | Open Subtitles | تطورا استجابة إلى المناخ المتقلب بشكل سريع، والآن فأنهم يمكنوننا من استعمار كل بيئة على كوكب الأرض. |
Çoğunluğu da, kimyasalların bulunduğu ortamlarda yetişmemizden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | الغريب أننا تربينا وكبرنا في أماكن كيميائية |
Ayrıca bu durum dört ülkede yapılan araştırmayla da bağdaşıyor, renkli ofislerde çalışan insanlar daha atik, daha özgüvenli ve sıkıcı ortamlarda çalışanlara göre daha arkadaş canlısı. | TED | وهذا يتوافق مع بحث أجري في أربعة بلدان، مما يدل علي أن الناس الذين يعملون في المكاتب الأكثر تلونًا هم أكثر انتباهًا، أكثر ثقة وأكثر ودًا من أولئك الذين يعملون في أماكن ذات لون واحد. |
Stoisizmi yüksek stresli ortamlarda ayakta kalabilmenin bir yolu olarak, hatta daha iyi kararlar verebilmenin bir yolu olarak görmenizi isterim. | TED | وأود أن أشجعكم على التفكير في الرواقية تفكيرًا مختلف قليلًا، باعتبارها نظام أساسي للنمو في بيئات الضغوط العالية، لاتخاذ قرارات أفضل. |