ve bakarsanız, olanları görebilirsiniz, ortaya çıkmak üzereler. | TED | وإذا نظرت، يمكنكم أن تروها تقع، بدأت بالفعل في الظهور. |
Başka bir yerde su, yeniden ortaya çıkmak için sahil kenarındaki tuzlu su lagünlerinde kendini süzüyor. | Open Subtitles | من جهة اخرى ، لتنقية المياه في طريقها إلى الظهور مرة اخرى عن طريق القرب من الساحل في البحيرات المالحة |
Sende bir alışkanlık haline geldi en olmadık zamanlarda birden ortaya çıkmak. | Open Subtitles | يبدو أنك طورت عادة الظهور في أوقات خارقة |
Sırlar ortaya çıkmak üzere. | Open Subtitles | إن الأسرار في طريقها إلى الظهور إلى العلن |
Bir süre ortalıkta dolaşır ve sonra tekrar yok olurlar başka bir yerde tekrar ortaya çıkmak üzere. | Open Subtitles | تبقى قليلا لفترة وجيزة ثم تختفي مجدداً لتعاود الظهور في مكان آخر |
Açık arttırmada bu kadar insanın önünde tekrar ortaya çıkmak... | Open Subtitles | وسيكون عرضا سحرياً مذهلاً ان عاود الظهور خلال المزاد أما كل هذا الملأ |
İnsanların vahşice öldürüldüğü yerlerde ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığın mı var? | Open Subtitles | أتعنين عادتكِ الغريبة في الظهور بأماكن قُتل الناس فيها بطريقة بشعة؟ |
Gerçek ortaya çıkmak üzere, ve dünya seni acınası ufak bir psikopat olarak görecek. | Open Subtitles | الحقيقة على وشك الظهور و العالم سوف يراك على حقيقتكَ كشخصٍ مختلٌ عقلياً مثيرٌ للشفقة |
Siz polislerin yanlış zamanda ortaya çıkmak gibi kötü bir huyunuz var. | Open Subtitles | أنتم معشر الشرطة لديكم موهبة في الظهور في الوقت الخاطئ |
Azarı yiyen ben oluyorum. Bu yüzden ortaya çıkmak istemedim. | Open Subtitles | أنا مَن يلقى اللّوم، لهذا أبيتُ الظهور. |
Birdenbire ortaya çıkmak gibi kötü bir alışkanlığın var. | Open Subtitles | لديك عادة سيئة من الظهور من الظلال. |
Tek yapması gereken ortaya çıkmak! | Open Subtitles | ما عليه سوى الظهور |